Zift...Zift... A h o g ü n a h k o k u s u . . . Bulanık hatıralarımın stargate kapısı Seviştiğim, yaşadığım ve yaşattığım enkaz terkedilmişliklerin getto yalnızlığı Tarifsiz bir boşluk var ki içimde siyahı daha da karanlık gecelerden! Kendine iyi bak diyen dilberin, 00:55 "eureka" *sıçrayışı Halaya duranların çıplak mıdır ki hepsi bu vakitler? Dijital düğmesi kapatıldığında hüznün, mağdurları mıdır kaderin kapı önünde bekleyen zürafa sokağı sakinleri? A h o z i f t k o k u s u . . . Öyle bir harlansın ki şu ateşim Asırlardır devam eden hiçliğimin içindeki o zift; Eriyip Ganj’ın kaynağı olsun biçare ruhlara Bilge bir kamasutra eğitmeni olmaktı oysa tek dileğim şu kargaşasına dünyanın Ansızın beliren içgüdüsel bilgeliği lanet ışığın! Mehdiyim diyenlerin ellerindeki kan mıdır? Evrilemeseydi kılıç kalaşnikofa, hak mıydı kılıcın ucundaki ölümler yine de o ışığa? Bir sürgün bilgeliğidir kurak topraklardaki ölüm ...! Çan sesi sonrası Veyahut Sela ertesi yeniden yazılır kutsal kitabı kalleşliğin Hadi ama! ... Mavna mavna öldürülüyor dünyanın her yerinde çocuklar Kimileri doğmadan... Nefes alıyorken halen kimileri... Parçalanmış bedenleriyle dağılıyorlarken atmosfere Kimileri ilk tohum girdaplarında henüz... (Yıldıray Kızıltan) -Notafor- Hangi çiçek, diğerini “sarı açtı” diye ayıplar? Hangi kuş “farklı ötünce” diğerine yasak koyar? Derisinden, dilinden ötürü öldürülüyor insanlar. Ah insanlar! Her şeyi bulup kendini bulamayanlar.(Bukowski) |
üç günlük ömrü yüz yıllık gibi algılayıp savaşır tüm gücüyle ölümsüzlüğe
ihtiraslarına kibrine kıskançlığına kötülüğüne açgözlülüğüne
egolarına kucak açarak
yine güzeldin ki şiir...
tebrikler usta kaleme ve zengin ruh alfabesine...
sevgiyle hep