YEK ZARYEK ZAR =========== Güzel başlar hikâye, gider böyle bir süre, Yaşanan tüm aşkların, altındadır yer küre. Tırmalayan bir hüzün, verilmiş bak her türe, Her tür aşkın bir başı, bir son buluşu vardır, Hayat acı ve hüsran, bu atılan yek zardır! Bir hicran gecesinden, kumsalda ayak izi, O şarkılar laminör, yüksekten gelir tizi. Düşünce kadar kutsal, her aşkın ayrı gizi, Kasımpatı gülüşlü, eğlenceler o bardır, Parantezin içinde, bu aşk bize çok dardır! Gitarın tellerinde, boş kaldı mazı taşı, Turnalara çok yakın, yüzünde bitmez yaşı. Geçmişten siliniyor, bakarken gözler şaşı, Sürrealist bir ressam, zalim petro bir çardır, Son ışığın külleri, dağıtılmış şu nardır! Meçhule yol alırken, üç boyutlu bir zaman, Yüze vuran gölgesi, gökyüzünde çok yaman. Bir ışık süzmesinde, saçılmış sarı saman, Başlayıp biten hayat, baştanbaşa bir nazdır, İnleyen tüm nağmeler, teli kopmuş bir sazdır! Bir şairin nefreti, kolayca kine dönmez, Hep ayakta düşleri, oturup yere çönmez. Kutuplarda bir yıldız, gelip de burda sönmez, Işıklar kırılıyor, kırılanı tut sardır, İyon rüzgârları bu, içimde yanan hardır! Sazlıklardan bir kamış, yola çıkmış akında, Akşam sefalarında, ciddiyeti takında. Makamı bilinmeyen, karışıklık yakında, Duhteri yudumlarken, düzah çukuru kazdır, Sığın şimdi sevdama, tövbelerin çok azdır! Yaşamın kalleşliği, etrafımı sararken, Doldurduğum saatler, bu dünyada zararken, Kırıldı gökkuşağı, dürüst insan ararken, Yağmurun damlasını, suyun üstüne yazdır, Ey gecemin matemi, bu sevdamız son hazdır! Hakan KURTARAN 29.09.2008-Aydın |
ne demişti ustam
Merhaba, çocuklar.
Bir geniş
bir büyük «Merhaba» demek,
sonra bitirmeden sözümü
yüzünüze bakıp gülerek
— kurnaz ve bahtiyar —
kırpmak gözümü...
Biz ne mükemmel dostlarız ki
kelimesiz ve yazısız
anlaşırız...
Merhaba, çocuklar,
merhaba cümleten
......kutlarım bu güzel dizelerin için seni okumaya devam