KOPTU KIYAMETŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yıllar önce bir kafede oturup yarım saat içinde yazdığım dünyanın sonundaki insanın sonuna; yalnızlığına dair bir kısa öykü anlatayım. Sadece sessizlik vardı… Batmakta olan güneşin ışıkları, kadının alnında biriken ter taneciklerine çarpıp kırılıyordu. Kızıl saçları ışıkta yanıyor gibiydi. Artık ölü olan gezegende sanki zaman da durmuştu. Kadın zamana meydan okurcasına tüm canlılığıyla ayakta duruyor, karşısındaki tanımadığı adama bakıyordu. Etrafındaki herkes aniden yok olmuştu. Karşısında oturup konuşan arkadaşı kopan bir film gibi ortadan kaybolmuş, sesi kesilmişti. Önce bir rüyada olduğunu düşündü. Günlerdir yoğun bir tempoda çalışıyor ve uykusuz kalıyordu. Binada kimsenin olmadığını fark etti. Hızla sokağa inip yürümeye başladı. Kimse yoktu. Oysa iş çıkışı saatlerinde yürümek bile zordu buralarda. Caddeye kadar adımlarını hızlandırdı. Meydana ulaştığında koşmaktan nefesi kesilmişti. Kimse yoktu. Her yerde birbirine ya da duvarlara çarpan içi boş arabalar vardı. Kadın şok bile geçiremiyor, etrafında olup biteni anlamaya çalışıyordu. Telaşla cep telefonundaki herkesi aramaya başladı. Kimse cevap vermese de her aramada bir ses duymayı umut ederek sonuna kadar çaldırdı numaraları. Nafileydi… Ellerini başına götürüp terleyen alnını silecekti ki yaklaşan bir motor sesi duydu. Kendisini fark eden motorlu ani bir fren yaparak durdu meydanın ortasında. Hem korku hem de sıra dışı bir rahatlama hissediyordu şimdi kadın. Adam evindeydi. Yalnızdı ve yalnızlık tek arkadaşıydı. Patlama seslerinden bir şeyler olduğunu fark etti. Evinin önündeki küçük kavşakta çok sık olurdu böyle kazalar. İlginç, bu sefer sert fren sesi duymamıştı. Oysa eriyen lastik kokusu bile gelirdi odasına. Pencereden baktı. Yanmakta olan iki araba gördü. Diğer araçlarsa birbirine girmişti. Sakindi adam. Neden kimse yok etrafta diye düşündü. Aşağıya indi ve arabaların içlerinin boş olduğunu fark etti. Herkes nereye kaybolmuştu? Motoruna atladı ve birilerini bulmak umuduyla şehir meydanına gitti. Umduğunu bulmuştu. Tek bir farkla, birilerini değil sadece tek bir kişiyi. Adam ve kadın birkaç saniye birbirlerine baktılar. Adamın aklından ilk geçen dev bir kamera şakası içinde olduğuydu. Hafifçe gülümsedi bu düşüncesiyle. Büyük meydanda güneş batarken sadece ikisi ve yalnızlığın gürültülü sessizliği vardı. Sessizliği ilk bozan kadın oldu. “Herkes nerede?” Adam yabancı gözlerle baktı bu soruya. Soru bir süre havada asılı kalmış ve sessizlik tekrar hâkim olana kadar çınlamıştı meydanda. “Ben de siz biliyorsunuzdur diye düşünmüştüm” dedi adam rahat bir tavırla. Adam ve kadın birkaç saniye birbirlerine baktılar. Adamın aklından ilk geçen dev bir kamera şakası içinde olduğuydu. Hafifçe gülümsedi bu düşüncesiyle. Büyük meydanda güneş batarken sadece ikisi ve yalnızlığın gürültülü sessizliği vardı. Sessizliği ilk bozan kadın oldu. “Herkes nerede?” Adam yabancı gözlerle baktı bu soruya. Soru bir süre havada asılı kalmış ve sessizlik tekrar hâkim olana kadar çınlamıştı meydanda. “Ben de siz biliyorsunuzdur diye düşünmüştüm” dedi adam rahat bir tavırla. Motorundan atlayıp büyük ağacın altındaki taşa oturdu. Kadın da yanına geldi ve sessizce oturdu. İkisi de birbirlerine bakıyordu. Kadın, “Nasıl oldu bu?” diye sordu. Adam başını salladı. “Bilmiyorum. Aniden oldu. Herkes yok oldu.” Kadın, “Ama neden sadece biz kaldık?” diye sordu. Adam omuz silkti. “Belki de bir tesadüf. Ya da bir sebep var, bilemiyorum.” Kadın, “Ailem, arkadaşlarım… Hepsi nerede?” Gözleri dolmuştu. Adam sessizce cevap verdi. “Benim de kimsem yok. Yalnızdım zaten.” Kadın hafifçe gülümsedi. “Ben de öyleydim. Şimdi de öyleyim demek ki.” İkisi de sessizce oturdular. Güneş tamamen batmıştı artık. Ay ışığı ağacın yaprakları arasından sızıyordu. Kadın, “Ne yapacağız şimdi?” diye sordu. Adam düşündü. “Belki birlikte araştırabiliriz. Neden sadece biz kaldık, anlamaya çalışabiliriz.” Kadın başını salladı. “Evet, belki de bir çözüm bulabiliriz.” İkisi de kalktılar ve meydandan ayrıldılar. Yol boyunca sessizce yürüdüler. Sokaklar bomboştu. Dükkanlar kapalıydı. İnsanlar yoktu. Birlikte şehri dolaştılar, her yerde aynı manzara vardı. Sonunda büyük bir kütüphaneye geldiler. Kadın, “Belki burada bir ipucu bulabiliriz” dedi. İçeri girdiler. Kitap rafları sessizce bekliyordu. Kadın bir kitap açtı ve sayfaları karıştırdı. Adam da başka bir rafa yönelip kitapları inceledi. İkisi de umutla aradılar ama bir sonuç alamadılar. Kadın, “Bu kadar kitap, bu kadar bilgi… Ama neden sadece biz kaldık?” diye sordu. Adam sessizce yanıtladı. “Belki de insanlık için bir sınavdır bu. Ya da bir uyarı. Kim bilir?” Kadın, “Umarım bir çözüm bulabiliriz” dedi. Adam ona baktı. “Belki de çözümü birlikte buluruz.” İkisi de umutla bakıştılar. Artık yalnız değillerdi. Belki de bu tuhaf olayın bir anlamı vardı. İkisi de umutla yola koyuldular, bilinmeyene doğru adımlarını attılar. *****
DİKKAT NOT: Değerli kardeşim, kıyametin kopuşunu Müslümanlar görmeyecek. Kıyametin dehşetlerini görmemek için, bir eser-i rahmet olarak, ehl-i îmanın ruhları daha evvel kabzedilecek ve kıyamet kâfirlerin başına kopacaktır. Kıyamet müminlerin başına kopmaz. Cenab-ı Allah kıyametin kopacağına yakın bir zamanda, bir rüzgar gönderir. O rüzgarın dalgalanmasıyla, imanı olan hiçbir mümin kalmayacak ve ruhunu teslim edecektir. Allah onlara rahmet eylesin1. **************** Kıyametin birçok alameti vardır. Bunlardan ilki, son Peygamber Hz. Muhammed’in aleyhissalatü vesselamın gönderilmesidir. Son alameti ise Güneş’in batıdan doğması olacaktır. NOT: YUKARDAKİ ÖYKÜ ALINTIDIR.***UMUT-SEVGİ-ÖZLEM-NEJAT HOCA**
..
Gökyüzü kara, yıldızlar kayar, Düşer gözlerimden yaşlar, ağlar. Kıyamet kopar, dünya sallanır, Kalpler titrer, umutlar dağılır. Bir anlık sessizlik, sonra fırtına, İnsanlar kaçar, korkuyla titrer. Gözler arar sevdiklerini, Kıyametin ortasında, umutsuzca bekler. Gözyaşları deniz olur, coşar, Rüzgarla savrulan yapraklar gibi. Kıyametin gölgesinde, sessizce bekler, Bir umut ışığı arar insan yüreği. Göğün mavisi kararır, bulutlar ağlar, Dünya susar, sessizliğe gömülür. Kıyametin gölgesinde, bir çocuk gülümser, Umutla dolu gözleriyle, geleceğe bakar. UMUT-SEVGİ-ÖZLEM-NEJAT HOCA |