DAĞBAŞI ISLIĞI
DAĞBAŞI ISLIĞI
Gözlerimi çiviledim yollara, yağmur hala bu şehirde; elini kolunu sallayıp dursun…! ^^ Gönül kafesimde nâif bir ağrı! Özüm, demir olsa erir bu közde. Salınır yamaçtan ince bir çağrı, Ne yazık ki kalır, kasemler sözde. Bu yerin evinde, barkında mıyım? Bilmem ki feleğin çarkında mıyım? Kazandibi oldum duyan olmadı Alıpta kenara koyan olmadı Bir Rıza hatırı sayan olmadı Bu navruz’a, dolu vuruyor yâren! Tebâh oldum o nâzenin nazından, İnce eleklerden elendim ey yâr! Bir nevâ teliyken koptum sazından, Ha bu diyar oldum, ha da şu diyar! Ben ki kütüğümde kırkında mıyım? Şu fâni âlemde sürgünde miyim? Gecenin koynuna attılar beni Gül kurusu yatağımın her yanı Nerde Mecnun, Leyla, aşkları hani? Gönül bu, durmadan soruyor yâren! Soğuk saatinde bahtsız Fatma’nın Angara havası ‘hüdayda’sıyım. Derin hikâyeli bahta çatmanın, Fezaya fırlamış kafatasıyım!.. Ne olur sormayın, Sorgun’da mıyım? Gözü sürmelinin farkında mıyım? Sarı kasnak dertler düştü döşüme Hedef seçemedim sapan taşıma Karıştılar, hem üçüme beşime İnce hesap, boynum buruyor yâren!. Bîmecâl gönlümü ona adadım, Dağbaşı ıslığı oldum kışında! Aranmaz lügatte ‘Deliban’ adım, Yaşanır mı bahar hazan yaşında; Bilmem ki, Gesi’nin bağında mıyım? Elvedâ demenin çağında mıyım? Ey şair Künyeni yaz sen şu taşa Bilsinler gelmedin hayatta tuşa Henüz vakit varken zemheri kışa Gönlüm efil efil eriyor yâren!. Şimdi bir mucize beklerken gözüm Boynumdadır, her günahın vebâli. Yıllarca aranan o kesin çözüm, Bir gamzenin efsununda Bay Ali. Bir garip hanenin bağında mıyım? Söyle bir rayiha ağında mıyım? ^^ ALİ RIZA NAVRUZ |