SİTEMNÂME
Beklemeyin beni limanda garda.
Elveda demeden gidiyorum ben. Din iman kalmamış dostlarda yârda; Elveda demeden gidiyorum ben Ben ’yağmur’ dedimse, o öz yaşımdı. Mor’un aslı ruhum, renk adaşımdı. Elimdeki kalem tek yoldaşımdı; Elveda demeden gidiyorum ben. Yağmuru yağdırdım, göğü çatlattım Siz yüzünden çok bâdire atlattım. Menzile ermeden çatladı atım; Elveda demeden gidiyorum ben. Yağmur bir hikmettir düşmez her başa. Kuşkonmaz rengini sürsen de kaşa. Bir tek selamım var, bacı gardaşa; Elveda demeden gidiyorum ben. Onca çabalarım göremediniz. Eller saygı ile, diyorken; "deniz" Deseniz ne olur, yok demeseniz; Elveda demeden gidiyorum ben. Seçilmiş hayattı, yaşattığınız. Başım idi elbet, taş attığınız. Bereketli olsun, sizin tığ’ınız; Elveda demeden gidiyorum ben. Kambur taşımışım inan bunca yıl. Ne fikrim kaldı bak, ne dâhi akıl. Hunat’a uğra da, cenazemi kıl; Elveda demeden gidiyorum ben. Zaten boş işlerin adamıymışım. Eksik olmaz imiş, baharda kışım. Nasıl da ağırmış; şu garip başım; Elveda demeden gidiyorum ben. Şu Ud’umun akordunu bozdunuz. Deliban’dır diye derim yüzdünüz. Hep üzdünüz beni, hem ne üzdünüz; Elveda demeden gidiyorum ben. Ne müzeliğim ben, ne yenir etim. Kovsam da yanımdan gitmiyor atım. Bilmez ki birazdan kalacak yetim; Elveda demeden gidiyorum ben. Kozmik bir rüzgarı hissettim gayrı, Düşlerim kötürüm, yüreğim sayrı. Atın kitaplarım, her dağa ayrı; Elveda demeden gidiyorum ben. Yeri geldi Yunus idim gönlümce. Elif oldum, eğilmedim ömrümce. Çatlatsınlar artık ’gelin-görümce’ Elveda demeden gidiyorum ben. Şairim ya; yazar çizer bozarım. Sükût’a bürünür öze sızarım. Ötenin ötesi benim nazarım; Elveda demeden gidiyorum ben. Sizler için saydım elli senemi, Çürüttü bağrımı, ilginin nemi. Neye yarar, şairliğin önemi; Elveda demeden gidiyorum ben. Bu âlemde servet, birer imtihan. İsterim ki olsun, amel dolu han. Yan ey gönül, huzur içre durma yan; Elveda demeden gidiyorum ben. Hay/Ali’mi kurdum essah sandınız. Deliban’ı hor görmekmiş ahtınız. Kor ateşte sanki, sizler yandınız; Elveda demeden gidiyorum ben. Nehirleri, ruhumda ters akıttım. Nüsha nüsha, şiir yazdım okuttum. Sanmayın ki size selam sarkıttım, Elveda demeden gidiyorum ben. Ne türküler dedim, duyan olmadı. Başımı göğsüne koyan olmadı. Giydiğim kefeni, soyan olmadı; Elveda demeden gidiyorum ben. Köşe olamadım sekiz kenarda. Kalmadı hiç gözüm, kisipde karda. Sorarsanız eğer, yüreğim harda; Elveda demeden gidiyorum ben. Şu ömrümü siyah-beyaz yaşadım. Çıktım yokuşları, hep adım adım. Sizin olsun devran, onu boşadım Elveda demeden gidiyorum ben. Ne vefâ bekledim, ne himmet sizden. Yürümedim billâh, açılmış izden. Yüzlerce yüzsünüz, işte bu yüzden; Elveda demeden gidiyorum ben. Hakikatli yâr aradım ey Azmi. Suskun muhabbetim söyleyin az mı? Bu mevsimin adı, kış mıdır yaz mı? Elveda demeden gidiyorum ben. Göstermiyor ayna gerçek yüzümü. Sunduğunuz hayat, bir bağ bozumu. Şu kara tahtaya yazıp arzumu; Elveda demeden gidiyorum ben. Numarasız gözlük koydum ortaya. Yoktur eyvallahım bizim tayfaya. Tarihten not düşem dedim sayfaya; Elveda demeden gidiyorum ben. Sitemnamem bir şarkıdır; dilara. Meraklıysan beni içinde ara. Anlamayan için, kim kafa yora; Elveda demeden gidiyorum ben. Islak yağlığımı, sele savurdum. Yorgun şu bedeni yola savurdum. Bundan sonra benim; orası yurdum, Elveda demeden gidiyorum ben. Değdi tellerime garip tezene. Rastlamadım ben bu çağı çözene. ’Helâl’ derim, romanımı yazana; Elveda demeden gidiyorum ben. Gidiyorum, taştan orman otağım. Kara toprak bundan gerû yatağım. Sizler ova sanın, ben bende dağım; Elveda demeden gidiyorum ben. Kal demeyin, doldu ömrüm miadı "Yem tası" oldu bak gamzenin adı. Bindim bir şiire; gümüş kanadı, Elveda demeden gidiyorum ben. Boşluğu da sardım hoşluk yerine. takılmadım hiçbir zaman yarına. Bu dünyanın cümbüşüne tar’ına; Elveda demeden gidiyorum ben. Demedim mi: ’Eller gülsün oynasın, Önemi yok, beni dilimden asın’ Sakın ha ardımdan tutmayın yasım; Elveda demeden gidiyorum ben. Denememle, denedim ben âlemi. Yalanlara dolamadım kalemi. Yaklaştı kıyıya bacasız gemi; Elveda demeden gidiyorum ben. Sizde kalsın güller, gül yağı bende. Yahya buhurdanı oldu bu tende. Güle güle deme istersen sen de; Elveda demeden gidiyorum ben. Dilruba şarkımı susturun gitsin. Var ise kırdığım kaşını çatsın. Hatta ki ve hatta, kafası atsın; Elveda demeden gidiyorum ben. Üzülürüm elbet yetim kalacak, Şiir ve denemem, saçın yolacak. Ey yeri daralan insafsız, alçak; Elveda demeden gidiyorum ben. Semadaki mor bulutlar rengini; Benden alır, bende bulur dengini. Kimse bilmez yürekteki yangını; Elveda demeden gidiyorum ben. Mor oldum kor oldum, şimdi yoruldum. Camideydim, meyhaneden soruldum. Aşk babında, bir meçhûle vuruldum; Elveda demeden, gidiyorum ben. Lâlenin belinde büktüm belimi. Ne yandadır bulamadım yolumu. Bir pula satmadım kendi köylümü, Elveda demeden gidiyorum ben. Ego patlaması demeyin sakın. Başımda cinlerim hep akın akın. Şimdi isterseniz zilleri takın; Elveda demeden gidiyorum ben. Ulvi bir ahenktim yok saydınız siz Emredip kaleme dediniz ki: ’çiz’ Sanki bu meydanda siz bir ilktiniz; Elveda demeden gidiyorum ben. Hep silik düzlüğe isyankar oldum. Cüce ruhlar için boşaldım doldum. Düşmanı da saran uzun bir koldum; Elveda demeden gidiyorum ben. Düş yorgunu gözlerimde yattınız. Katar katar arkamdan hep attınız. Battınız be, ciğerime battınız; Elveda demeden gidiyorum ben. Saçımda söylenir rüzgar türküsü Sümbül gecesinde kalır arkası Elbette silecek, pansuman pası; Elveda demeden gidiyorum ben. Uykuda öksüzüm ağıtta yetim. Şu çileli baştan çekildi etim. Eflatun hüznüme vurup kilidim; Elveda demeden gidiyorum ben Sizli bir dünya mı, aman ha aman! Ocakta alevdim bacada duman. Cefa idim, her sefaya karışan; Elveda demeden gidiyorum ben. Koparılan ben bir neva teliyken, Dağ başı ıslığı, ya da deliyken. Bir gamzenin efsununda Ali’yken; Elveda demeden gidiyorum ben. Fesleğen bir düşe sarılamam ben Tükenip bitsem de darılamam ben Gayri sabahlara sarılamam ben, Elveda demeden gidiyorum ben. Bir demet akşamda ufka yaslandım. Deli yürek iken, şimdi uslandım. Dünyanızda dura dura paslandım; Elveda demeden gidiyorum ben. İmgenin diyarı şimdi uzakta. Gitme diyen gözler billah tuzakta Sizler için şu ruhumu yorup da; Elveda demeden gidiyorum ben. Yakar kına, avuçlara bazısı. Bazısı da sanır; ’ana kuzusu’ Kalmamış kimsede vefa duygusu; Elveda demeden gidiyorum ben. Horozlu şekeri sunmayın artık, Gelip de kapıma vurmayın; tık tık. Gönlümün gözleri her göze örtük Elveda demeden gidiyorum ben. Konuşan sokaklar, duymuyor beni Bir visâl özlemi, yakıyor teni. Böyle halk edilmiş mor şair geni; Elveda demeden gidiyorum ben. Bende değilim ben, uzun zemandır. Âlemde hakikat; dalga, dümendir. Sormayın hâlimi, dilsiz kemandır. Elveda demeden gidiyorum ben. Cemaatler, cemiyetler puşt gibi, Şu deliban başta estirir tipi. Terim ile Fatih oynasın topu; Elveda demeden gidiyorum ben. Bir yâren dedi ki; dostum nereye? Dedim; gönlümdeki sırça saraya. Üfleyip handaki, isli çıraya; Elveda demeden gidiyorum ben. Soldu gülüm, dal kırılıp düşende. "Yah"lı gün sizdeydi, "vah"lı gün bende. Geçti nevruz, bağ bozumu bedende; Elveda demeden gidiyorum ben. Taze damat edasıyla tavrıyla, Sevdâ ateşimin bitmez harıyla, Boyayıp dünyayı al ve sarıyla; Elveda demeden gidiyorum ben. Kal demeyin sakın burda kalamam. Tükürmüşüm, tükürüğümü yalamam. Navruz’um ben, ’hin’ ellerde solamam; Elveda demeden gidiyorum ben. Düş gücümde bile, kalmadı heves. Es bağrıma gömeç, hem Lale’den es. Var mı ki tutacak yokluğumda yas; Elveda demeden gidiyorum ben. Denir ki: "Rıza’nın, sözleri zehir, Ne şekerle yenir ne balla yenir" Mazrufu görmeyen hep böyle tanır; Elveda demeden gidiyorum ben. Sapaklar son buldu artık dūzdeyim. Nice bahar geçti, şincik güzdeyim. Sizde kabuktaydım, orda özdeyim; Elveda demeden gidiyorum ben. Çaykarası, eleme de dargınım. Onu taşımaktan-cidden-yorgunum. Gūlmira’ya, vahşi at’a vurgunum; Elveda demeden gidiyorum ben. "Ve lahavle’ çektim çanak çatladı. Ben savuştum, dert ūstūme atladı. Bir de dövlet, ’hes kodu’yla kodladı; Elveda demeden gidiyorum ben. Sanki şu gūnlerde dizginsiz tayım. Çatılan kaşımı vedadan sayın. Tutmayın eynimden tutmayın bayım; Elveda demeden gidiyorum ben. Beni ben bil, hiç unutma Şuayip, Unutursan eğer inan çok ayıp. Yüzlerce yüzleri, şimdi yok sayıp; Elveda demeden gidiyorum ben. Gözlerime sonunda mil çekildi. Bilirim ellere, kına yakıldı. Tam ’sittinsene’dir, canım sıkıldı; Elveda demeden gidiyorum ben. Canefşan’dı adım bir zaman önce. Şiirlerim vardı, selvi boyunca. Şu ince züğürdü sokmayın borca; Elveda demeden gidiyorum ben. Miyav bile demez evin tekiri. Ziller takar bu alemin bekiri. Bırakıp ardımda onca sakarı; Elveda demeden gidiyorum ben. Toplumun topuna attım siyah gül. Serildi önüme uzunca bir yol. Dilimde o türkü; "...gara Bekir dol" Elveda demeden gidiyorum ben. Mezar taşı, dik duranı bilmiştim. Her ahvalde onu örnek almıştım. "Eski Hikâye"de, buruk kalmıştım; Elveda demeden gidiyorum ben. Yok muydu omzumda kanadım söyle. Böyle mahzun muydum, söyleyin böyle? Kim dedi kavgam var gūneşle, ay’la? Elveda demeden gidiyorum ben. Ahır sekisinde yattığım doğru. Diyemezler ama; "sözleri eğri" Çınlattı kulağım, bu kutsal çağrı; Elveda demeden gidiyorum ben. Yüzünüz aklıma umarım gelmez. Gönül yâren bilir gayrisin bilmez. Bir el ki uzanıp, gözyaşım silmez; Elveda demeden gidiyorum ben. Sevgi salamur’u tuzun bekliyor. Sabredenler burda uzun bekliyor. Beni çağıran ses, güzün bekliyor; Elveda demeden gidiyorum ben. Karşıyım elbette güdülmelere. Her sabah sürüye katılmalara. Ufacık bir samla savrulmalara; Elveda demeden gidiyorum ben Aştîm Yaylaka’yı, görūndū Töslü. Ben un torbasıyım, cümleniz sūslü(!) Düşmeyin peşime Kerem’le Aslı; Elveda demeden gidiyorum ben. Şiirler; ’nü’ kokar, tuvallerde; ’nü’ Bilmem nere varır, bu hâlin sonu. Hiç sevmedim ulan, sevmedim O’nu; Elveda demeden gidiyorum ben. Söz ustası idim, ’şair’ dediniz. Yetsin artık n’olur dedi-kodunuz. Yer dibine batsın, unvanınız adınız; Elveda demeden gidiyorum ben. Nâgehan gidişe yoktur bahanem. Çürüttü göğsümü, nazlardaki nem. Belki orda biter, çektiğim elem; Elveda demeden gidiyorum ben. Yürürüm muttasıl, ben o visâle, Erişmeden vakit sonsuz leyâle. Bir elimde sümbül, birinde lâle. Elveda demeden gidiyorum ben. Oturup bir güzel yarışma yapın. İlk üçe girene hamayil takın. Sanılmasın geri dönmem çok yakın; Elveda demeden gidiyorum ben. Şu kalemim muhabbeti yazdı hep. Kıskananlar, ūzerimi çizdi hep. Ben yaptıkça, biri çıkıp bozdu hep; Elveda demeden gidiyorum ben. Çınarda yapraktım, düştüm Eylül’de. Aylardan kasımken aklım o gülde. Kelebek beklerken karga gönülde; Elveda demeden gidiyorum ben. Harlı bir ateşten sakınmış gibi Azrail omzuma dokunmuş gibi. Biraz önce sela’m okunmuş gibi; Elveda demeden gidiyorum ben. Bir gamzeye meftun idim biline. İstedim de çıkamadım yoluna. En huzur dilerim burda kalana; Elveda demeden gidiyorum ben. Maraş toprağında yedi suvari, Kesmişler bu yolu ta dünden beri. Adude bilmişim sessiz seferi; Elveda demeden gidiyorum ben. Yelkenimi ufka açtım bu sabah, Sonra pişman olup demedim eyvah. Cilveli aleme etmeden tamah; Elveda demeden gidiyorum ben. Sallayın ardımdan, nasılsa duymam. Duysam bile billah gönül de koymam. ’Cay’ demeyin bana, fikrimden caymam; Elveda demeden gidiyorum ben. Azra’nın ağıdı yaksın içimi. Tutam tutam yolayım ben saçımı. Dilerim bağışlar Tanrım suçumu; Elveda demeden gidiyorum ben. Alan dar ya, pasım kısa düşüyor. Gülşenimde, mor gülleri üşüyor. Fikrim ayan amma, aklım şaşıyor; Elveda demeden gidiyorum ben. Biriniz Necip der, biriniz Nâzım. Sizlere mürşitler, bana çok lâzım(!) Görmeden nevruz’u, bak geçti yazım; Elveda demeden gidiyorum ben. Gökyüzünün şu morluğu kolumda. Gülmira’yı engel görmem yolumda. Yaşam kadar, gerçek ise ölüm de; Elveda demeden gidiyorum ben. O ayaktakımı, şimdi kucakta! Ben kaldım bak, köşelerde bucakta. Kesilmeden derman, yorgun bacakta; Elveda demeden gidiyorum ben. ’Behey dünya’dedim, beni duymadı. Onun çarkı, deli/bana uymadı. Kahpeye çıkmışsa sahtekâr adı; Elveda demeden gidiyorum ben. Oysa ki ben, ne sözler edecektim! ’A’ dedim sözümü, geriye çektim. Her vakit yapılan tafradan bıktım; Elveda demeden gidiyorum ben. O Selim’i zebûn eden şu gözler, Benim yüreğimi, nedense közler. Bu hâlime bakıp, gülen öküzler; Elveda demeden gidiyorum ben. Âh ü fizâr etmem çıkarken yola, Aheste giderim vermeden mola. Bu mevsimde, yirmi beşe beş kala; Elveda demeden gidiyorum ben. ’Üstü kalsın’ derim cins Cemal gibi. Yok olsun dünyadan ’mor şair’ tipi. Bana yetmez mi hiç, alnımın akı; Elveda demeden gidiyorum ben. ’Vefa’ dedim, İstanbul’da semt çıktı, Yine de dost için, bozmadım akdi. Gecelerden geçip, bir seher vakti; Elveda demeden gidiyorum ben. Gidiyorum, aklım sizde kalmadan. Kozmik âlem derinine dalmadan. Belki henüz ’gel çağrısı’ almadan; Elveda demeden gidiyorum ben. ^^ Ali Rıza Navruz Not: Bu 100 dörtlükten meydana gelen SİTEMNÂME isimli şiirim ’Seçmeler İsimli kitabımda mevcuttur ve her haklı saklıdır. Şairinin izni olmadan çoğaltılamaz ve kısa alıntılar dışında kullanılamaz.... |
"Siz hep gidin" desem ayıp olacak.
Ki her gidişiniz 20 güzel hece şiirini aynı anda okumuş gibi tad verecekse...
Maşallah kaleminize şair.
Tüm dörtlükler çok güzel.
Bu kadar uzun bir şiirin tek ayak üzerine yazılması da gayet normal.
Çok beğendim çok!
Bu arada; siz şimdiye kadar hiçbir şiire yorum için gitmediğiniz için, kimse yorumlamaya gelmez. Burada adet böyle )) gereksiz şiirlere konarlar zat-ı muhteremler.
Benim Allah'a şükür öyle bir beklentim yok. Şiirse şiirdir vesselam.
Lütfen herhangi bir şiirime yorum filan yapmayın, özellikle rica ediyorum.
Kaleminiz, kelamınız daim olsun.
Bu güzel emeğiniz için, çokça teşekkürler...
Siz yine de gitmeyin olur mu?
Gitmeyin ki kaliteli şiirler okuyabilelim.
Eyvallah!
Şiirle muhabbetle kalın hep...