sana/sadece sana..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Ben sana her gün baştan başlıyorum..
bak bugün onlardan biri..ben sana bugün yeniden başlıyorum..garip bir güç içimde ve bir soğukluk ruhumda..onlarca cinayet işliyorum..ellerimde kan lekesi..ben sana bugün yeniden başlıyorum..kahvaltıda uzanırken zeytine ani bir hareketle vazgeçiyorum..çay içmedim bugün bir bardak portakal suyuyla senden uzaklaşıyorum..ben sana bugün başlıyorum..bir yokoluş masalı yazamadım daha..ilk satırlarımda uykuya dalıyorum..nokta koyarken sana gece bitiyor yeniden günaydın diyor birileri birilerine.. ben hangi aydınlığa gülümseyeceğim biraz şaşırıyorum..ben biraz karıştırıyorum..belki de yazmamalı ellerim dillenmemeli yüreğim..ben bugün baştan başlıyorum işte.. .. yaşamsal alanlarında yalnız kalmaya yer bulamayan yüreklerin hazin sonudur sokaklar ve balkonlar ki sol göğsümün altında ince tedirgin bir ağrı/ ritmi bozuk kalp atışları ilk kez ihanet eder kendine ve bir kramp iner bedenine, yetisiz kalırsın.. kala/kalırsın.. en yakınındakinden en uzağına kadar ki çoğalır gölgeleri hüznünün/ dudağından eksik susmalara bırakarak kendini.. hiçbir soru cevaplandırılmak için sorulmazken aradığım cevaplara keskin soruların sorguların bulaşıyor, gözlüklerimi silmeliyim. uzak durmalıyım gerilimi yüksek haltlardan hatlardan.. ve önem vermeliyim trafik ışıklarına.. kırmızı/ dur ve sarı bekle ki ben ne siyah nede maviyim.. iki rengin arasında hiçbir yerdeyim.. gece ile gündüz arasında.. ranzaların çatlaklarından sızıp, alüminyum kapılardan geçip, kendimi evin bodrumuna atacağım sinirsel elementler bunlar. tadı bulaşırken beş duyu organına inat metalik.. dudağımın kenarında çelik tozu/ ve kokun/ dokun/ ellerin en çok güvendiğim andır.. (senin gibi) buz tutmuş tenin kaydım.. tenimde ilkel kavimlerin kokusu en ilkel sürtünme avuç içlerimde çarparken sana dağılırken tektek/ve ağır ağır.. (benim gibi) bağırrr! çağırr! şehir şehir duymak istemiyorlar kulaklarının dibinde ya da en derinlerinde fark etmiyor... görmemiyorlar ve bir daha da görmek istemiyorlar... -gök yüzünden düşen insanın halidir bu.. tutup bulut versen bir demet yüreği yerin dibinde... çek! parmaklarını dayadığın dudaklarından öptüm/öptüm.. ve bulaştı her yerime o bilindik lekelerin. alnımın tam ortasındaki mühür kalbimin gölgesidir sevgili. ya ra ba ha ne... silemediğimiz kaderlerin çizgilerine bastık. oynarken. bırakıp kaçarken insan bir şeyi aslında dönüp hep arkasına bakıyor... /acaba peşimden geliyor mu?/ otur oturduğun yerde... kimse beni senin gibi sevmiyor.. sen bana bakma kelimeler devriliyor üstüme kırılıyor kanatları meleklerin ki seni melek yapan kanatların değil! uğurluyorum üstümden. gözlerimden. martı konuyor her yerime. surat asma... kedilerin yaşadığı bir çağda martılar diyorum. " gün batıyordu hatırlıyorumda martı telaşlarındaydı insanlar" bırakacağım kendimi alagrasız gecelerde, saçlarına düğümlenip, bir marinaya demirler gibi bakma birden/ birden kapalı bütün kapılar... çekip gidiyorsun yine/ dudaklarının saçaklarından düşüyor bütün sözler... küs bulaştırıyorsun bahara/ biliyorsun... (...) |