sana/sadece sana..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın peki
sus/alım konuşmayalım. ağız boşluğumda tutup seni yutkunup yutkunup ne anlatabilirim şimdi? çünkü sen, tren raylarını sevdin çokça. ben, vapurları bu yüzden kestim saçlarının kırıklarını kestim sözümü ve bende dönüp arkamı gittim… (...) kim daha çok ya da hangimiz/hangi-bizi daha çok anımsayacaktık… hiç bir soru cevaplandırılmak için sorulmaz bil/iyorum. sularda aksederken sureti yüzünün yüreğinde kimsenin bilmediği bir sır varsa eğer/ıslak senden istenen/dilenen ve beklenen her şey yerli yerine oturabilir sana, bir sır söylememe izin ver minnacık tuz kadar beyaz üstünde her şeyin ve yer kadar altında kim... kimi nerede? nasıl üstelik... ben seni hiç……. ela gözün kırılganlığında doğrusunca astigmat ve kaygısız bir bakışla ben seni hiç……. sınırsız/sabahsız anlamıyorsun değil mi... t-uzak kalıyor kemiğin kırılganlığında adım ki yol yürümek öğretir kaç kıtada izin var bil/iyormusun anımsa, tek düze gün doğumlarını izlerken sen balkonsuz sabahlarda dönerken kimsesizliğimden terli ve sessiz daha çok duvar daha yalnız daha sonbahar ve yaz ki sen saklanırken kelime altlarına ben ışıksız caddelerde gölgeler derliyordum birazdan kalkıp kahve yapacağım önce sonunu bağlamalıyım son -u -nu şekersiz yağmur yağmıyor hayır saçımın uçlarından yüzüme damlamıyor su ak/mıyor ve sil/inmiyor mavisi rengimin... (...) |
Ama Anımsamak huysa, bu bir lanettir.
Zira;
Can çıkar
Huy çıkmaz.
Şiirle...