Firari
Gıcırtılı sandalyemde,
Dumanların altında, dağınık, pespaye, Durup durup hatıralarına dalan gözlerime; Uzaktan bakıp, acıyorum kendime, Erdemmiş gibi kandırırken titreyen kalbimi, Aşkı yaşattığına dair her şeye rağmen, Aptallardan daha aptalca, Yığınla tebessüme, sözcüklere, ihtimallere sırt çevirerek, Hem de sonsuza kadar terkedilmiş biri hâlinde, Kimsesiz bırakılmış hislerle, Geçmişe geleceğe yabancılığımdan iğrenerek, Kutsalmış gibi böylesine umutsuzlukla: Hırçın bir inatla sevmek, Basit bir kandırmacayı tapınak sanıp, Okkalı bir harabe inşa etmek yanılsamalardan, Kuruyup ölmüş ot yığınından ibaret, Aşk ihtamları gibi giyinen toprağa sarılmam ne kadar adilane, Parçalanmış ruhumda bir bütün olarak duran sen! Nasıl oluyor da benden daha fazla sahicisin. |