ÇIKMAZ YOL (REDDİYE)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın * Enbiyâ Sûresi 68-71. Ayet
68: Bu sözler üzerine çılgına dönen putperestler, halkı kışkırtarak: “Eğer bir şey yapacaksanız, İbrâhim’i ateşe atıp yakın, böylece ilâhlarınızın imdâdına yetişin!” dediler. 69: Onu ateşe attıklarında ise biz: “Ey ateş! İbrâhim’e serin ve selâmet ol!” diye emrettik. 70: Evet, bu zâlimler İbrâhim’i tuzağa düşürmek istediler; fakat biz onları daha fazla zarara uğrattık. 71: Ardından biz İbrâhim’i ve Lût’u kâfirlerin elinden kurtarıp, tüm insanlık için feyiz ve bereket kaynağı kıldığımız bir ülkeye ulaştırdık. * HADÎS-İ ŞERÎF Münafıkların kalbinde şu 4 kimsenin muhabbeti bir araya gelmez: Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali. “Radıyallahü anhüm” Bu şiir basın, yayın ve sanal ortamlarda isimlerini zikretmeye gerek duymadığım dinî değerleri, Yüce Resûl’ümüzü(sav) ve halifeleri rencide edici ifadeler kullanmaktan kaçınmayan, âyetlerle sabit olan konuları bile çarpıtarak keyfine göre yorumlayan, Yüce Kur’an’ı Kerim’in vahyi konusunda kabul edilmesi mümkün olmayan ifadeleri, övülmeye lâyık olarak Yüce Allah’ın(c.c) ayetlerde kendisini övmesinden, kâfirlerin gazabına uğrayacağını belirtmesinden rahatsızlık duyarak Levh-i Mahfuz’da Allah’ın koruması altındaki Yüce Kur’an’ı Kerim’in evrensel bir kitap olamayacağını iddia eden yurt dışında ifsadını sürdüren, Yüce Kur’an’ı Kerim’in tenkitini yapan ve yoldan çıkarak bu işi meslek edinen çok sayıda kendini bilmezlere ve müridlerine REDDİYE olarak yazılmıştır. Allah ıslah eylesin, ıslahı mümkün değilse Kahhar ismiyle kahreylesin ve müminleri bu tür insanların tuzağına düşmekten muhafaza eylesin inşallah. Âmin. ŞİİR VİDEOSUNDA YORUMLANAN ŞİİR : İSTEMEM AVNÎ ( FATİH SULTAN MEHMET ) YÜCE RESÛL (S.A.V) İÇİN YAZDIĞI ŞİİRİ Sen kokmayan gülü neyleyim, Neyleyim sensiz baharı? Sen doğmayan günü neyleyim, Neyleyim sensiz ben dünyayı? Senin tenine değmeden gelen yağmuru istemem, meltemi istemem. Seni parlayacaksa parlasın yıldızlar, Sana yanmayan yıldızı semalarda istemem. Bülbüller söyleyecekse seni söylesin, Senden okumayan bülbül olsa dinlemem. Özlemim sen olacaksan yansın yüreğim, Sılası sen olmayan gurbeti istemem, vatanı istemem. Bir ateş yakacaksa beni kalbimden, Senin aşkının ateşi yaksın, Senden gayrı başka bir aşkla kül olursa kalbim, Bu kalbi istemem, ateşi istemem, koru istemem. Seni göremediğim vahalar bedevilerin olsun, Ben senin çölünü isterim, suyu istemem. Sana çıkacaksa durmaz yürürüm, Sonu sen çıkmayan yönü istemem, yolu istemem. Ben gönüllü bir köleyim, kulağımda küpem. Kalbini fethedecekse geçerim bin sina’yı birden. Yoksa neyime? Bu fethi istemem, Mısır’ı istemem, cihanı istemem. Ben Sultan Fatihim, önündeyim İstanbul’un. Yakarım bu şehri yüzünde bir tebessüm için. Yoksa gül yüzünü güldürmeyen sultanlığı istemem, İstanbul’u istemem. Ben bir garip yunusum, yazdığım sensin, yandığım sen. Senden gayrı bir aşka ben kalemi istemem, kağıdı istemem. Ben senin ümmetinim, sensin benim efendim. Senden gayrı, senden başka efendi istemem, sevgili istemem, istemem… 💐🌷🌷🦋🐞🪴🏝️🌿💮🌾🍀🍂
|
Emeklerinize sağlık.
Şiiri seslendirenin kim olduğu belirtilmemiş. Profesyonelce okumuşlar. Nefeslerine sağlık.
.
Fatih sultan Mehmet'in "Avni" mahlasıyla şiirler yazdığını, hatta ‘Divan'ı olduğunu biliyordum. Ancak şiirlerini okumamıştım. Sadece Ansiklopedilerde (İslam Ansiklopedisi, Türk Ansiklopedisi, Resimli Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, Türk Edebiyatı, Meydan Larus…) yer almışsa okumuşumdur. Özellikle İslam ve Türk Edebiyatı Ansiklopedilerinde yer almışsa…
Bu şiirini de hiç duymamıştım.
.
Sizin şiiriniz de oldukça etkili.
İlhamınıza sağlık.
. . .
Ben de hep düşünüyor, zaman zaman aile arasında yaptığımız sohbetlerde dile getiriyorum. Eleştiriler, sıkıntılar, darlıklar, yokluklar, soygunlar, vurgunlar ve nihayetinde “AÇLIKLAR” dile getirilince ben de diyorum ki:
- Yine karnınızdan konuşmaya başladınız. Bazılarının beyni sadece midesini düşünüyor. Midesiyle konuşanlar yüz yıldır bir türlü doymayı bilemediler. “AÇIZ AÇ !” diye yıllarca ağladılar, ağlaştılar.
Sıra soyguna, vurguna, kadına, tecavüze geldiğinde “Müslüman işte…” diye lafa başlayanlara:
- Siz kendinizce haklı olarak Müslüman’ın böyle bir şey yapmayacağına, yapamayacağına inanıyorsunuz da… Bir türlü Müslümanlığı kabul etmiyor, edemiyorsunuz. Keşke herkes gerçek mü’min olabilse, iman edebilse ve samimi olarak inanabilse, diyorum.
Arkasından biraz kızgınlıkla, kırgınlıkla:
- Adam hem inanmaz, hem de kalkar, iman edene laf söyler. İnananlar, inanmayanları bu kadar eleştirmiyorlar. Sizin gibi her ağızlarını açtıklarında ‘Müslüman’ yerine ‘kâfirler’…” diye söze başlamıyorlar. Dinsiz, dindarı eleştirmeyi kendine hak sayıyor; sanki dindar eleştirirse suç işlemiş oluyor. Ne yazık ki böylesi bir zihniyet oluşturmaya çalıştılar, kısmen de başarılı oldular...
Velhasıl insafsızca, fütursuzca eleştiriyi kendine hak gören ateistlere, deistlere veya bilmem nelere son söz olarak diyeceğim şudur.
“Her kuş kendi cinsiyle uçar.”
“SENİN DİNİN -DİNSİZLİĞİN- SANA, BENİM DİNİM BANA.”
“EYVALLAH!..”
Hikmet Çiftçi
22 Mart 2024