Mahluk Labirenti...
Kötülüğümün karşı konulamaz sevilerine
Şanıma verilen yüz isim ve şeklimden Büyülü nefesim ile can veren sazdan kamışlara Tutkum boynuzlarımdaki kıvrımlara eş O mahluk yaratılmışlık olarak Bir yenisini daha ekledim bu gece Hedonizme haklı sembollüğüm bir kez daha yaşattı Hazzın ilk kez tattıracağı bu lezzeti Merak içinde bekleyen o nam_ı değer *Gurmeye Yaşam ereğinin haz olduğu bir kez daha onandı Gurme’nin yoldan çıkarttığım dilinde... Dudaklar bu yeni tada aralı! Ve Boynuzlarımdaki kıvrımlardan süzülen her damla ter Gurme’nin meraklı susuzluğuna egzotik bir pınar İçtikçe her seferinde biraz daha susatan! Hah! Ölümlü biçare… Yaşadığı bu hazza her susamışlığına Tek kaynaksa artık; Mahluk yaratılmışlığım bilgeliğindeki Büyülü ninni sesi annem Nympha’nın... . . . Bin asır önce yumduğunda gözlerini sonsuzluğa Tek çaremdi İç organlarını çıkarttığım bedenini *surumla doldurmak Nefes alıyor olman bahşettiğim içindir nefesimi! Evvel yaşanmışlıklarını gücün zannetmense Masumiyetidir *hatıralarının Bu yüzdendir gezinmeleri çekim alanında zamanlı, zamansız Ve Bu yüzdendir Vücut haritandan kazıdığım sinir uçların sebepli Dokunuşlara hissizliğin Boşaltırken iç organlarını Lanetimdi aşka *Anhedoni’n Kana dinmez açlığındaki sapkınlık ise ...! O sapkınlık Tek kusuruydu işte kusursuzluğumun! Ete aç Ejderler Askıdayken dizleri Mahremlerinden didiyorlardı edilgen bedenleri ... Tanrısal tekliğime Leke sürdü Sıfırlamadığım *Hatıralarındaki o iffetsiz edilgen! -Notafor- Işığı gördüğüm o ilk dakika Kalıntıları üzerimdeyken plasentamın Ölümsüzlüğü fısıldadılar kulağıma Düzlüklerde toplanan toynaklı müritler pür dikkat Ve gelişimi korkuyla müjdeledi Aksakallı çığırtkan; "*Tan-rı PAN geldi! ... Bu günden sonra Beslenecek başka topraklar bulsunlar hüviyetleri sahte otlakçılar...!!" (Yıldıray Kızıltan) |