Karanlıklar
Karanlıklar
Cehaletten medet uman guruhun, Akıl evi yıkık viran peg gibi. Yolsuzluğa kılıf bulan cenahın, Cüzdanları fazla şişkin dağ gibi. Hoş görülü açık kapı görmesin, Fırsat bulup içeriye girmesin, Yüze gülüp postu yere sermesin, İlmek ilmek şer örerler tığ gibi. Hiç durmadan nifak ekip dererler İftirayla defterleri dürerler Sırta binip deh diyerek sürerler Döndürürler kirman gibi iğ gibi. Giyinmişler hırka diye kibiri Varın alır, kullanarak cebiri Süründürüp çektirirler sabırı Elde kırbaç dikilirler tuğ gibi. Mevki kapan geçer durur makara Canlı cansız alet eder çıkara Adamlıktan asaletten fukara Gerinerek gezinirler beğ gibi. Merhameti defterlerden silerek, Gerçekleri çarpıtırlar bilerek, Yalanları sıralarlar gülerek, Hilebazlık madrabazlık çığ gibi. İlmin, bilmin itibarı azaldı Dalkavukluk düzenbazlık çoğaldı Şaklabanlar bilge diye söz aldı Tavır kelam vıcık vıcık yağ gibi. Ey diyenler bekler alkış tufanı Hey diyenler aratmazlar külhanı Eğ deyince eğmez isen kafanı Tepelerde dolanırlar loğ gibi. El almışlar firavundan nemruttan Haz duyarlar kesif kokan baruttan Zevk alırlar zalimlikten şirretten Kalpler kara yuttururlar ağ gibi. Kaplayınca beldeleri illeri Aratmazlar iblisteki halleri Kırıp ezip soldururlar gülleri Talan olur, domuz girmiş bağ gibi. Yahya Koza 2017 |