Ben ölürkenBen ölürken Yeryüzü zifiri karanlıktı kanatsız uçarken gökyüzüne fersah fersah ebabiller gül topluyordu kutsal bir kutlayışın akşamı kuşlar kanat çırpıyordu bulutlara son yağmurlar düşerken sıratın köprüsünde bir tek fani göremedim kıldan çelik örgülerle örülmüş demir kolonlarla beslenmiş öte harikası üstünde tırlar tanklar vızır vızır geçiyordu ışıklandırılmış gökkuşağı bir dev anası oturmuş tahta sağ memesini sol omzuna sol memesini sağ omzuna atmış cüzamlılar sıralanmış kapıda şifa niyetine yara bere irin hastalık bendeler çam yakmış tütsü dolaştırıyor vadi ağızlarına dağları duman kaplamıştı vasiyetim vardı Ağrının tepesine gömülmeye seyredeyim anayurdumu baştanbaşa bedenimi bulamamışlar gömmeğe ruhum dolaşırken öte deryada kendimden başka in cin melek görmedim Yağmur dinmiş güneş açmıştı sual vakti Coşkûnî |