Gizemli kadın
Birazcık sevilmek için
Ne çok sevdik akif tütüncü Fay hattı gibi ömrüm Bilinmeyen ne kırıklarım var akif tütüncü Annemin çeyiz sandığı gibi gözlerim Her renkten açılmamış umutlar akif tütüncü Vücudumdaki bütün yapraklarım döküldü Bir sen dökülmedin Birde içime batan dalın akif tütüncü Gizemli kadın Kalbimin çay molası, gizemli kadın Demini almamış resimlerde Siyah beyaz bir iz Kırık mektupların Fallarda ki eksik kelime Nokta bırakıp giden yazar Eski bir yazıttır gözlerin Tarihin derinlerine yolcu Tozu kalmış beklemelerin Martı kanadı, sula Kokusu sinsin akışların akif tütüncü Ankara’daydım Bahçeli evlerdi o zamanlar okulum Yüzümdeki utangaç bir kızarıklıktı aşk Gözlerimi kaçırırdım kimse görmesin diye Utanmaktı sevdaya dair ne varsa o ifadelerde Hep bilinmeyen yabancı isimler değildi ya sevilen şairlerce Asumandı Acemiydi yüreğim taşımayı bilmiyordu sevdayı Düşürüyordu sayfasının yapraklarına ismini Ders arası oldu mu kış gelirdi Dökülürdü yere ayrılığın hüznü Saçları kalmıştır diye dokunurdum sırasına Bahar kokardı oturduğu her yer O olmasa da Giderdi Çankırı denen Ankara’ya yakın Bana uzak dünyanın öteki yurduna Titrerdim Ankara garında Beklerdim banliyö trenimi Gitmem gerekiyordu ona uzak bana yakın yerlere Yatağa girerdim başucumda onun yazdığı kitap Dalga dalga gelirdi gecenin karanlığı İçimde yalnızlığın onunla güzel olduğunu öğreten aşk Yokluğunda Kurtuluş parkına giderdim Buz pateni kayan çocuklar Rus romanlarındaki eşitliği arayan komünist çocuk ben Fransız romanlarındaki kraliyet çocukları onlar Başka bir dünyanın insanlarıydılar sanki Biz düz yolda bile düşecek kadar hayata yabancı Onlar özlemeyi bile bilmeyecek kadar hayata yabancı Ama ulaşılmazdılar işte O kadar güzel kayıyorlardı ki bir buzun üstünde Hep ötekilerdi sanki Anne bize hasret Baba bize hasret Aşk bize hasret Evleri bile daha aydınlıktı sanki Bizde bir ampul Onlarda onlarca ismini bilmediğim aydınlatıcı Oysa biz daha mı güzel seviyorduk ne Annemizin çeyiz sandıklarından öğrenmiştik Yaşayamayacağımız sevda için Emek harcamayı Çamurluydu geçtiğim sokaklar Üzerime sıçratırdı yalnızlığın kirini sanki Ne çok özlemiştik sevilmeyi Sevmeyi doğuştan bilirdik |