farzet 14 şubat günü
farzet bir on dört şubat günü
sabah vakti kapın çaldı eski zamanlardan bir kart postacının elinde sevgimi yazıyor şiirlerimle farz et bir on dört şubat günü öğlen vakti kapın çalıyor dağ başından senin için topladığım kır çiçeği ellerim hala dağın soğuğundan üşümüş titriyorum anlamıyorsun sevgimden mi soğuktan mı farz et bir on dört şubat günü akşam vakti kapın çalıyor bir memur geliyor ihtimal yirmi sene önce bizi evlendiren nikah memuru yanımda bu defa babasına hayran kızım benim şahidim annesine hayran oğlum senin şahidin düğün şarkımız çalıyor yineliyoruz düğünümüzü yeminimizi gece oluyor senin için yazdığım son şiirimi okuyorum sana toparlanıp gidiyorsun hayal kurmak sadece erkeklere mahsus ya iki el arası yolculuktu bütün yaşadığımız benim ellerim senin ellerine gitmeyi bekledi bir ömür akif tütüncü Ankara’daydım Bahçeli evlerdi o zamanlar okulum Yüzümdeki utangaç bir kızarıklıktı aşk Gözlerimi kaçırırdım kimse görmesin diye Utanmaktı sevdaya dair ne varsa o ifadelerde Hep bilinmeyen yabancı isimler değildi ya sevilen şairlerce Asumandı Acemiydi yüreğim taşımayı bilmiyordu sevdayı Düşürüyordu sayfasının yapraklarına ismini Ders arası oldu mu kış gelirdi Dökülürdü yere ayrılığın hüznü Saçları kalmıştır diye dokunurdum sırasına Bahar kokardı oturduğu her yer O olmasa da Giderdi Çankırı denen Ankara’ya yakın Bana uzak dünyanın öteki yurduna Titrerdim Ankara garında Beklerdim banliyö trenimi Gitmem gerekiyordu ona uzak bana yakın yerlere Yatağa girerdim başucumda onun yazdığı kitap Dalga dalga gelirdi gecenin karanlığı İçimde yalnızlığın onunla güzel olduğunu öğreten aşk Yokluğunda Kurtuluş parkına giderdim Buz pateni kayan çocuklar Rus romanlarındaki eşitliği arayan komünist çocuk ben Fransız romanlarındaki kraliyet çocukları onlar Başka bir dünyanın insanlarıydılar sanki Biz düz yolda bile düşecek kadar hayata yabancı Onlar özlemeyi bile bilmeyecek kadar hayata yabancı Ama ulaşılmazdılar işte O kadar güzel kayıyorlardı ki bir buzun üstünde Hep ötekilerdi sanki Anne bize hasret Baba bize hasret Aşk bize hasret Evleri bile daha aydınlıktı sanki Bizde bir ampul Onlarda onlarca ismini bilmediğim aydınlatıcı Oysa biz daha mı güzel seviyorduk ne Annemizin çeyiz sandıklarından öğrenmiştik Yaşayamayacağımız sevda için Emek harcamayı Çamurluydu geçtiğim sokaklar Üzerime sıçratırdı yalnızlığın kirini sanki Ne çok özlemiştik sevilmeyi Sevmeyi doğuştan bilirdik akif tütüncü |