mutluluğu martıların gagasına bırakmak—// ışıkları sona eren kuytulu bir kasabanın gecesine sindi nefesi vokalde derin ve şuh sesli şarkıcının yorgun gırtlağında ertelenen hayat üzre akort edilmiş şarkıyı söylemesiydi tek dinleti bilinmez bir seansın bilmem hangi filimin fragmanında yitti çocuk kızlığı vakti , önce saliselere Sonra dakikaklara sonra acı içinde saat başlarına bıraktı yırtarcasına sırtından alevi alırken hoyrat erkek eli... hâla sokaklar aynı eski sokaklardı yürürken gecenin yalnızlığında günah yıkılırdı ağır bir duvarın altına meltem eserdi yüzünün yamacına ısırılmış dudaklarından eğreti ve tutulmaz yemin kağıttan bir sevgiliye güvendi çocuk ruhunda bırakılan acı küçüktü daha çok k ü ç ü k t ü aşkı bilinmez noktasında inanmıştı inanmışlığın çıkmazında aldanmıştı... yutuyordu gölgesini hüzün kasırgası ve utangaçlık gebe bir yarına bırakılan kar beyazı çarşaflara bırakılan kir ölüyordu denize bırakılan yakamoz med-cezirlere susak teninde bırakılan hoyrat ellerin izi hala acıyordu.. mutluluğu martıların gagasına bırakmak mıydı acaba sabah işe giderken taze simidin buğusuna sinerken pay edilen açlığa adam sanmıştı hani sevmişti hani seviyordu hani tenine bırakılan lekeden bir izdi iğreti nefeste eğreti Ve......? sevgi içinde masumiyetçe bütün benliği ile sarılmak mıydı günah kaçamak kuytularda sevgi adına inanmak mıydı özlemlerinden çıkarmak her şeyi ama her şeyi yeni baştanlığın zifte bulanmış geleceğine katran bulaştırmak.. düşünüyordu, geceye karışan dağınık saçlarına yıldız kondurarak buz gibi ruhuna kasırga doldurarak ölüme gerdan kırarcasına akrebin kendini ağılarcasına bilinmezliği anlamazcasına damladan ellerini kir görmemiş yüzüne siper ederek uzanıp sessiz bir sokağın gölgesine intiharı can siperine çekerek yıldız yıldız düş öğütüyordu.. -n u r e t t i n ÖNDER |
Aşk atadan kalma bir tohum değil artık
Genetiği değiştirilmiş..."
Demiş idi bir kalem ehli
Ve haklıydı sanırım...
Şiir öz eleştiri gibi
Öz be öz bizden
Tebriklerimle...