Zûl Gelir
Bin dokuz yüz seksen yedi ömür yaşım yirmiydi.
Başımda kavak yelleri efil efil eserdi. Taşı yesem tüm dişlerim zorlanmadan keserdi. Muhallebi bile yesem şimdi bana zûl gelir. Tanımazdım hiç bir engel, yürüdüğüm yollarda. Yorulmak nedir bilmezdim, ben o eski yıllarda. Dolaşırdım dere tepe, gezeridim dağlarda. Oturduğum minder bile şimdi bana zûl gelir. Uzun hava çeker idim o yemyeşil ovada. Kanım deli deli akar, kaynar idi damarda. Ben Mecnun’u geçmiş idim, kalbe düşen sevdada. Nefes alıp vermek bile şimdi bana zûl gelir. Adım atmaz uçar idim sanki ben o yollarda. Üşümek nedir bilmezdim, ah o kışda karlarda. İçimdeki yaşam şevki kaldı eski yıllarda. Beden kaybetti gücünü, şimdi yaşam zûl gelir. Doğmak yaşamak ve ölmek insanların kaderi. İmtihan eylenmiş kula mutlulukla kederi. Nedir söyle bilen var mı, şu dünyanın ederi. Değmeyecek yalan dünya şimdi bana zûl gelir. |
İhtiyarlık kapıya konacak birşey değil derdi büyüklerimiz. Çok doğruymuş.
Rabb'im hayırlı ömürler versin İnşâllâh.
Saygılarımla.