Ankara'daydım
babamın
annemin doğduğu evi yıkıyorlar hacizlideki doğduğum ev de sırada deprem olmuş diyorlar soruyorsun kaç şiddetinde deprem unutturur annemin ulaşamadığım elbisesinin kokusunu Yakıncaya uzanırdı mahallem Unutulmaz düşmanlıklar yaşadığımız Oysa babamın kanı Çırmıktı da Annemin kanı Yakınca da kalmış İkisinin sevdasıydı doğumum İki sevdadan bir ayrılık doğduğu zamanlar Topraktı evlerimiz Avuçlarında hala saklıydı babalarımızın Bizim için akıttığı teri Murattı ismi babamın Çocuğum olsa koyacağım O nun babası donmuştu Sarıkamış’ta Ben üşümüştüm babamın yokluğunda İkimizde yetim kalmıştık bir yaşımızda Kader demişler Babası üşüyen çocuğun Çocuğu da üşürmüş yıllarca Baba Senin evin yıkıldı Sarıkamış’ta bu vatan uğruna Ölen babanla Ben yıkıldım senin yokluğunda Molla kasım denen Anamın doğduğu eve uzanan Evimizin yolunda Akif Tütüncü Ankara’daydım Bahçeli evlerdi o zamanlar okulum Yüzümdeki utangaç bir kızarıklıktı aşk Gözlerimi kaçırırdım kimse görmesin diye Utanmaktı sevdaya dair ne varsa o ifadelerde Hep bilinmeyen yabancı isimler değildi ya sevilen şairlerce Asumandı Acemiydi yüreğim taşımayı bilmiyordu sevdayı Düşürüyordu sayfasının yapraklarına ismini Ders arası oldu mu kış gelirdi Dökülürdü yere ayrılığın hüznü Saçları kalmıştır diye dokunurdum sırasına Bahar kokardı oturduğu her yer O olmasa da Giderdi Çankırı denen Ankara’ya yakın Bana uzak dünyanın öteki yurduna Titrerdim Ankara garında Beklerdim banliyö trenimi Gitmem gerekiyordu ona uzak bana yakın yerlere Yatağa girerdim başucumda onun yazdığı kitap Dalga dalga gelirdi gecenin karanlığı İçimde yalnızlığın onunla güzel olduğunu öğreten aşk Yokluğunda Kurtuluş parkına giderdim Buz pateni kayan çocuklar Rus romanlarındaki eşitliği arayan komünist çocuk ben Fransız romanlarındaki kraliyet çocukları onlar Başka bir dünyanın insanlarıydılar sanki Biz düz yolda bile düşecek kadar hayata yabancı Onlar özlemeyi bile bilmeyecek kadar hayata yabancı Ama ulaşılmazdılar işte O kadar güzel kayıyorlardı ki bir buzun üstünde Hep ötekilerdi sanki Anne bize hasret Baba bize hasret Aşk bize hasret Evleri bile daha aydınlıktı sanki Bizde bir ampul Onlarda onlarca ismini bilmediğim aydınlatıcı Oysa biz daha mı güzel seviyorduk ne Annemizin çeyiz sandıklarından öğrenmiştik Yaşayamayacağımız sevda için Emek harcamayı Çamurluydu geçtiğim sokaklar Üzerime sıçratırdı yalnızlığın kirini sanki Ne çok özlemiştik sevilmeyi Sevmeyi doğuştan bilirdik akif tütüncü |