SORU SORMA KÜLTÜRÜ
SORU SORMA KÜLTÜRÜ
Hz. Ömer (ra) demiştir ki(güzel soru sormak ilmin yarısıdır) Sözün tamamı şöyledir: “İnsanlarla güzel dostluklar kurmak aklın yarısı, güzel ve yerinde soru sormak ilmin yarısı, güzel tedbir almak da geçimin yarısıdır.” Soru sorma kültürü zayıf olan toplumlar bilgide derinleşemezler ve cehaletin küllerinden kurtulamazlar. Sokrates’in diyalog kültüründe soru ve cevap vardır sözlerin devamında mantıksal bir ilerleme vardır. Akıl bu tür sohbetlere hayran kalır. Soru sormak neden önemlidir? Soru sormak öğrenme ihtiyacının zirve noktasıdır soru sormak insanın zihnini, aklını ve kalbini öğrenme enerjisine açmasıdır. Aramayan insan ne bulduğunu anlayamaz İnsan bir şeye odaklanıp aradığında onu bulabilir ve ondan maksimum derecede istifade eder. Belki günlük hayatın içinde onlarca ilim ehlinin ve irfan ehlinin yanından geçiyoruz ancak aramadığımız için onlardan istifade edemiyoruz. Çoğunlukla soru soran insan ızdırap içinde sıkıntı halinde olan insandır Çünkü içinde çözülmemiş bir düğüm vardır ve o düğüm çözülmediği müddetçe rahata ulaşmayacaktır. Soru sormak insan için beyninde oturmayan bir yerin bir eksik parçanın tamamlanma arzusudur. O yüzden güzel ve yerinde soru sormak üstelik doğru muhatabına soru sormak gerçekten ilme ulaşmanın en etkili, en kısa , en bereketli ve en güzel yoludur. Her gün camilerimizden hocalar vaazlar, hutbeler ve nasihatler etmektedir ancak bildiğimiz gibi bunlar insanlara tesir etmemektedir. Hiç düşündünüz mü Neden? Siz hiç camideki bir vaazdan dolayı sigarayı bırakan, içkiyi bırakan , sahtekarlığı bırakan bir adam duydunuz mu? Bunun birkaç sebebi var:. Birincisi insanlar gerçekten oraya bilgiye ihtiyaçları olduğu için gelmiyorlar. Camiye gidenlerin çok büyük bir çoğunluğu gidelim de hocadan istifa edelim acaba ne anlatacak düşüncesiyle gitmiyorlar. Ayrıca vaaz edenin söylediklerini hakkıyla yaşamamış olmalarıdır. Zira kalpten çıkanlar kalbe sirayet eder. Dudaktan çıkanlar ise kulakta kalırlar. İmamı azama bir kadın gelir çocuğu rahatsızdır buna bir çare söylemesini ister. İmamı Azam olayı çözer ve kadına kırk gün sonra gelmesini ister. Kadın 40 gün sonra gelir çocuğa der ki oğlum sen çok bal yediğin için rahatsız oluyorsun balı kes bundan sonra bal yeme kadın şaşırır der ki Neden bunu o zaman söylemedin bizi 40 gün beklettin. İmamı Azam der ki ben o gün bal yemiştim benim sözüm buna tesir etmezdi Ben sırf bu sözü söylemek için 40 gündür bal yemiyorum. İmamı Azam gibi bir insan bile bal yediği için sözünün tesir etmeyeceğini biliyor bizim o hangi sözümüzün tesir edeceğini düşünüyorsunuz.. Buradan anlıyoruz ki insanlar yaşamadıklarını dile döktüklerinde tesirinden uzak kalırlar. Güzel soru sormak ilme açılan bir kapıdır. İbni Haldun diyor ki ilmi mütala kadar insanı kederlerinden uzak tutan başka bir eylem yoktur. Doğru insana soru sormak ilme ulaşmak ve ilimden zevk ve keyif almanın yoludur güzel soruya güzel cevaplar verince ilmin lezzeti ortaya çıkar. O yüzden bugün çok sınırlı sayıda olan alimleri arayıp bulmak ve onlarla sohbet halinde olmak başkalarının sordukları soruları da dinlemek keyif vericidir. Çünkü onun enerjisi bize de sirayet eder onun olumlu enerjisinden Biz de istifade ederiz hatta o sorunun cevabı bizim aklımızda ikinci bir soru meydana getirebilir.. Hülasa çocuklarımıza ve gençlerimize önce doğru soru sorma adabını doğru soru sorma ihtiyacını ve kültürünü öğretmemiz gerekir sonra bu soruları kime ve hangi üslupla soracaklarını öğretmemiz gerekir . Aksi halde düşmüş olduğumuz girdaptan kurtulamayacağız. |