Sordum Gönlüme.
Maziye haps olan sen vefasızın pişmanlığını ,
Deiyor’ki verdiği sözlerde durabilseydi, Baharlarımıza güneş olup doğa bilseydi, Viran eyledi en ucra yerime sarayını kurabilseydi, Ellerim saçlarına papatyalardan taçlar yapardı... Bir vakitler bende yaktığı ateşi söndürmeseydi, Kapısına kul olmaya razı gelen bedenimi, Sözleri ile yel edip tozlarla savurmasaydı, Zalim gurbeti cana mesken saydırmasaydı, Sevdiği bütün sözler dilde ikrar olurdu ona dökülürdü... Gördüğü rüyalara değilde gönlüne misafir eyleseydi, Her bir vakit hal hatır sormayı bilseydi, Ona cennet saydığım bağrı sinemde yer edinseydi, Gövdeden kopardığı kollarımda kalmayı bilseydi, Zülüfleri şahitliğinde aşkın teri olup tenine akardım... Hırçın nehir sulları gibi sonsuza çağlamasaydı, Dert ortağım olup derdime derman olsaydı, Gider iken bir başka iklimlere gül olmaya, O son vedaya bir tutam pişmanlığı katabilseydi, Yine amasız dönüşüne açardım bütün kapılarımı... Geç kalınmışlıkla nafile boşa göz yaşı dökersin, Eserin ben aşığı usandırır bir garip seferdeyim, Geçmişim özümden gayri dönemem sözümden, Sözlerim kor ateşin harı olup bağrında alevlensin, Düştün gözümden zararın ziyanın bırak kar kalsın... Ayrılıkların Şairi Osman Dastan © 04 / 01 / 2024. 04 : 40 |