Sanrılar Denizi
İki buğday lokma
Kevgirden deniz Tuz merhemi Afroditin Öpüyorum sıcak kumu Hazanı düşerken denizin mavisine Gelecek misin kırmızı gümüş Duraksız olmalıyız İki tekerlek sonrası Ağa camii Beni bir gün anlayacaksın Durdurma ne olur denizi Kadın kokusu Mia ile gelir Mia öper Eleni’yi Yumu yumu gözlerini devir Rıhtımda kalan deniz taşım Yalın gemiler bacasız Ben sonbahar öksürüyorum Toprak damlarında uçuşur kelebek Hariçten gazeli babalar okur Namus gazete kağıdında Üçüncü sayfada serilir sofraya Kızlar böyle buyurdu örf der gibi Kapanır dizleri arasına Erkekler motorsiklet üstünde Redingot tabası leyli nevbahar Biraz uğrun biraz huysuz Kadınlar severler her akşam Köşeyi dönünce karşılar ressam Tüm fakirliği ile Çay kaşığı ve petibör seslerini Zordur hasta sokaklara şifa Karanlıklar derde deva |