Sessizliğin seyrindePervazlı pencereden hikâyemin seyrine daldım alacaklıyım, rüzgar yüklü günden savrulmuşum oradan oraya anlamadım ne vakit koptum, çocuk gibi sevdiklerimden seyrindeyim sessizce akıp gidişinin üç boyutlu oluk oluk seyrindeyim tam tekmil dik yokuşlara çıkıp inişlerin bir hayal geçiyor kapımın önünden uzakları yakın eden bana benzemiyor hikayedeki kadın bunun yüzü hazan rengi pırnat pırnat topluyor gözlerimden sarı düşleri şu ilk baharı sonbahar eden beşinci mevsimin tuttuğu çengi nur dağının şahikasına çıkıp susuyorum Meryem iffetiyle suskunluk orucundayım kutsal çocukların gülüşüyle iftar edeceğim musa’nın kılıcındaki ışık gibi parlayınca ay’ım yaşanmamışlıklar kokuyor elim yokluk isi ciğerime doluyor göz yaşlarıma karışıyor geçmişim noktayı bulamıyor dilim gel yârim, yağmur damlaları gibi vur yüzüme huzurla nilüfer gibi umuda aç firavuna kurban edilmeden asiye gibi nil nehri ile akıpta gel, yeniden doğuşum ol zulümlerin görünmeden dibi Çiğdem Çimen |