Köyüme uğradım bu yaz başında Yaşanılan eski yazlar kalmamış Kimi yetmiş kimi seksen yaşında Yaşları altmıştan azlar kalmamış - Yürürdük düzleri yokuş aşardık Çalışırdık her gün işe koşardık Köyümüz köy iken mutlu yaşardık Şimdi yaşanılan hazlar kalmamış - Bir göz oda varsa kasırdı kasır Fakirin yaygısı hasırdı hasır Halı kilim çıktı değişti asır Hasır örülecek sazlar kalmamış - Sobalar yanardı odunla har har Horozlar öterdi sabaha kadar Ne tavuk ne culuk ne de pinnik var Çay boyu gezinen kazlar kalmamış - Evler viran olmuş baykuşlar öter Ne ocaklar yanar ne baca tüter Beş-on yıla kalmaz onlar da biter Üç mevkiden çıkan tuzlar kalmamış - Kepir’in özleri acı Sapdere Killik Burun nere Yılgınnık nere Akşam eve geliyordu son kere Mal maşat tükenmiş yozlar kalmamış - Pınarlar akardı suyu dupduru Kalaylı helkeye vururdu nuru O köyler boşalmış hepsi kupkuru Türkü yakılacak kızlar kalmamış - Bir yalnızlık çökmüş beynime vurur Geçmiş özlemiyle insan kudurur Ne anam yaşıyor ne babam durur Onlardan hatıra tozlar kalmamış - Suat Zobu
SÖZLÜK
Kasır: Gösterişli konut Yaygı: Yere serilen şeyler Har Har: Harıl harıl Culuk: Hindi Pinnik: Kümes Helke: Kova Çıkan Tuz: Tuz üretilen küçük gölet Mal Maşat: büyükbaş hayvan Yoz: Koyun keçi (Davar) sürüsü
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kimse Kalmamış şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kimse Kalmamış şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Çok güzel bir yıl olsun. Yoksulluğun olmadığı Dostlukların bol olduğu. İnsanların birbirini koruyup kolladığı. Her fırsatta birbirine selam yolladığı. Adalet terazisinin şaşmadığı. İnsanların birbirini kasmadığı. Felaketlerin yol bulamadığı. Sevgi -saygı-hoş görü içerisinde sağlıklı bir yıl olsun İNŞAALLAH iki bin yirmi dört yılı.
Şehir içten içe çürütür insanı Yine de tutsak olduğumuz sosyal çeşitliliğinden dolayı şehir de şehir diye tuttururuz Köy yaşamın öz suyu halbuki
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket hocam Selam ve saygılarımla birlikte 2024 yılının yaşamınızda sizi sağlıklı, huzurlu, mutlu kılmasını dilerim.
Harikulade... Halk şairi ve şiiri geleneğinin mükemmel bir örneği. Zengin ve akıcı bir Türkçe. Tebrik ederim sevgili dostum. Bu değerli eser, genelhaberler.com'da yayımlanmıştır. Bağlantısı: https://www.genelhaberler.com/kose/oku/7907
Ziyaretinizden, ilginizden, yorumlarınızdan her zaman onur duydum, hep mutlu oldum. Sağolun var olun. Şiirimi Genel Haberler'e almanızdan ayrıca mutluluk duydum. Çok teşekkür ederim. Selam ve saygılar.
Çift çubuk sürülmeyince,ekin hububat ekilmeyince,gençler kentlere hücum edince, Ekip,biçenin malı para etmeyince köyler,kırlar boşaldı.Belki de bir kaç yaşlı kaldı. Şair köyüne gidip de böylesi bir hayâl kırıklığı yaşamış ve o andaki duygularını şiir diliyle anlatmış.Şiirin duygusu ve kurgusu çok güzel. Kutlarım gönül sesinizi,emeğinizi. Saygıyla,esenlik dilerim.
Ustam, trt1'de bir program var: Hayallerinin Peşinde... Anladım ki, köye dönmek, toprağa emek vermek bundan sonra dünyayı gezmiş, göreceğini görmüş ve gerçekten kültürlü bir birikim yapmış insanların işi... Dolayısıyla, köylerini boşaltanların, toprağını verimsiz bırakanların yaptığına 'köylülüğün en zalim biçimi' nitelemesini yakıştırmak haksızlık olmayacak... Çok şey yazılabilir... Yine usta işi bir şiir... Saygılarımla, ustam.
Her zaman ki gibi harika duygularla zengin kelime hazinesi ile yazmış olduğunuz gönül sesinizi beğeniyle okudum; Gönlünüze gelen ilhamınız sel olsun taşsın, yazan kaleminiz daim, yüreğiniz dert görmesin, Allah'a emanet olun...
Ah hocam ahh köylerimiz cennetmiş de biz değerini sonradan anlamışız şiiri okuyunca gittim köyüme geri dönmek istemez gönül kutlarım hocam yaşamak ve mutluluk köylerde var
Okudum. Döndüm bir daha okudum. Bir daha... Yıllar önceki köyüme gittim. Okul tatillerinde yazılarında mal maşat güttüğüm köyüme... Üzerimden geçen uçağa el salladım bağırdım: " Uçak şoförü abi ben de büyüyünce senin gibi uçak süremem ki. En çok beş'e kadar okuturlar. Daha sonra okutmazlar ki..." Acıktım. Omuzuma astığım azık torbamdan çıkardığım yufka ekmeğine haşlanmış yumurtayla taze soğanı sardım iştahla yedim. Üstüne yaz kış şırıl şırıl akan Karaahmet pınarından kana kana su içtim. Güneş başını alıp gidince eve döndüm. Anam ocaktaki tarhanadan koydu tasa ekmek doğradım. İçimde ısındı, yüreğimde...
Ne güzel yazmışsın be Suat !!! Sanki Fakir Baykurt'un bir romanını bir şiirle özetlemişin gibi. Senin kaleminden, vücudunun dörtte üçü olan o yüreğinden öperim.
Ne kadar şehirdede yaşasak eskiden köyü olmayana uzaydan gelmiş gibi bakardık. Eskiden dediğime bakmayın benim eskim 20 yıl kadar öncesi. Bir tarafımız köy olmasa yarım hissederdik. Köy temelimizdi dayanağımız asıl ocağımızdı. Şimdi benim köyümde şehirden daha lüx yaşam. Ne at var nede inek. Herkez lüx evler yaptırdı birde herkez arabalı. Odun ateşi olan ocaklar yok oldu ve içinde ekmek pişirilen kuzine sobalar.
Demem oki ağzımızdan tadımız alındı, ocağımızdan sohbetimiz Aşımızdan tuzumuz alındı, gönüllerimizden samimiyetimiz Önce hanelerimizden dostlarımız, gülüşlerimiz eksildi Sonrası yalnızlık, şimdiki kuşaklara hikaye, masal edildi.
Var ol kandaş çok güzeldi okumak şiirini Esenlikler dilerim hanene ve sana.
Suat Bey, hatırımda kaldığına göre dört yaşlarında iken Adana'nın bir köyüne gitmiştik. Şimdi ismini dahi hatırlamadığım o köyün bendeki hiç silinmeyecek görüntülü hatırası ömür boyu sürecek. Misafir bulunduğumuz evde o evin hizmetlerine bakan bir genç abla, ben bahçede oynarken beni yanına çağırdı ve elime bir kamış sopası vererek beni ev sahibinin onbeş-yirmi metre ileride bağlı bulunan (uzun zaman sonra anladığıma göre) kısrağının yanına bir başka köylü atı yanaşmış, " Enver, git o ata vur da bizim atın yanından kaçsın,ayrılsın" diyerek beni ata vurmaya gönderdi.Ben de gittim, önce bacağına hafifçe vurdum, gitmedi; bu defa da yine elimdeki kamış sopasıyla bacağına bacağına dürttüm. Galiba o da bana bir güzelce dürtmüş ki; bilemediğim bir kaç saat sonra gözümü Adana Devlet Hastanesi kliniğinde açmıştım. Yüzüm, başım sarılı olarak ve de ağrılar içinde.İşte benim tüm köy safahatim bu kadar. Sonralarda birçok köye çeşitli nedenlerle uğradım, köy hayatını hayli okudum ama içinde uzun zaman yaşamak nasip olmadı. Ancak o dört yaşımdaki yanağımdaki nasibi halen taşıyorum.Güzel şiirinizi başıma çok öncelerde gelen bu hatıramı düşünerek, ayrıca günümüz şartlarında köylerimizin tümüne yakınının içine düşürüldüğü bu acıklı ve istikbâle dönük hayli hayal kırıklığı yaşatacak olan durumun vahametini pek güzel ortaya koyan şiirinizi de yine içim sızlayarak okudum. Çoktandır bildiğim bu ihanet şebekesinin durumunu maalesef milletimize gerektiği gibi anlatamamanın acılarını yaşıyoruz, maalesef daha uzun yıllar da yaşayacağa benziyoruz.Çoğunluğumuzu (maalesef) sarmış bulunan bu mankurt beyinlerden kurtulamadıkça halen çekeceğimiz var demektir. Rab'bim yardımcımız olsun diyor, gözlerinden öpüyorum.Selamlarımla. (Aksakal)
al bizim köyü vur sizin köye... şu anda 55 hane (tabii gidenlerden kalan) 105 nüfus, orta yaşlıları benim, bende 1996 da emekli olmuş, 2013 te köyde çiftlik kurmuş bir delikanlı!! çalışacak işçi yok, ben de derman kalmamış. şehirden işçi taşıyorum gerektiğinde. esaslı bir şiir okudum ve içinde kendime muhteşem bir yer buldum. duyarlılık dolu ince fikir ürünü. tebrikler ve saygılar sunuyorum...
Şiir yüreğiniz kıymetli kaleminiz var olsun üstadım. Yine muhteşem dizeler. Tebrikler. İyi Geceler dilerim. Selam ve dua ile Allah'a emanet olun efendim...