NİKFERDE SEVMELER
NİKFERDE SEVMELER
Bizim oranın toprağında Buğday taneleri dolup olgunlaşınca Kırlanğıçlar daha da çoğalır, Başı yazmalı kızlar kavun toplar, Üzüm bağları da dolup taşardı. Harman yerinde tatlı çığrışlar yükselirdi. Yorgun öküzler döven çeker, Eğer rüzgarın da gönlü olursa, Tek tek ayrılırdı saplarından taneler. Kıpkırmızı karpuzlar kendiliğinden ortadan ayrılır, Kokuları havayı sarardı. Saman tozuyla karışmış karpuzları Avuçlarıyla yerdi çocuklar. Bağ bozumları da bir başka olurdu; Sepet sepet, sele sele üzümler Çiğnenir de çinenir... Önce şıradan sonra da pekmezden, Arılarla içilirdi. Esas iş tütündü. Tütün namustu, herşeydi... Onun parasıyla okudu Adam olan adamlar. İşler azalınca durur muydu gençler! Dağda ovada uçurtma uçurur, Sokaklarda kozak oynarlardı. Köyiçi çoğu zaman bayram yeri gibiydi, Sabahdan akşama eğlenilirdi... Bir de yağmur geliverdi mi! Telaşa bak! Yağdı mı şiddetli yağardı. Suyla dolardı sokaklar. Dağların suları da birleşince Akarsu gibi olurdu çaylar. Ne güzel gelirdi uzaktan seslenmeler: "Çay geldi, çay geldi" İnsanı bir hoş ederdi Bizim Nikfer’deki Sevmeler... MCİO |