Kurşunlar Yağıyor -Nusaybin'e-Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Masum insanlara adanan bir şiir.
Ölüm rüzgârları esiyordu dört bir yanımızdan
Her yerde bir korku bir acı Giden dönmedi bir daha geri Hep kahpe, hep ihanet gülleri vurdu bizi Suyumuz kan renginde aştı sınırı. Nusaybin’e kurşun yağıyordu Kurşunlar yağarken birileri ölüyordu Ve birileri öldükçe ben ağlıyordum Bir anne yağıyordu, birde yağmur Sonra dağlar, sonra köyler, sonra kentler Çığlık çığlığa yanıyordu Nusaybin’e kurşun yağıyordu Sınırın ötesinde umuda yönelir yüzler Duaya durur günahkâr ellerimiz Kahpe sınır, tel örgü, dikenli yollar Ayırır bizi bizlerden yüreklerimizden. Nusaybin’e kurşun yağıyordu Sokaklar kan dolu barut kokulu Ve sevimli bir bebek Pusuların gölgesinde büyüyordu Babası kayıp, annesi dert yorgunu Kader fırtınalarına kapılmış Süngülendi kapılar yüzümüze Geceleri zindan yaşadık rüyalarımızda. Nusaybin’e kurşun yağıyordu Gişelik senaryolar, ödüllü romanlar Avutmaz olmuştu bizleri Yanık sesli bir ozanın sesinden dinleriz Yüreklere yazılmış asi destanımızı. Nusaybin’e kurşun yağıyordu Bir yandan yürekler Bir yandan umutlar Meydanlar can pazarı Söndü evlerde kısık lambalar Kül oldu yangın sonrası ocaklar Evler harap, yürekler ağlamaklı Bir isyan çığlığı kopuyordu Ölen her gülün acısıyla. Sonra güneş bir battı, bir battı Doğmak bilmedi bir daha. Nusaybin’e kurşun yağıyordu Sonra bir ekmeğe hasret kaldı gözlerimiz Bir dilenci acısıyla avunduk Barikatlar kurduk gözyaşlarımızdan Ve dayanamadı ağladı sevdalarımız Sahipsiz mezarlara okundu dualar İmamsız ve namazsız Kurşunlar bizi vurdukça Birileri gülüşler dağıtıyordu Birileri yürekten kopan feryadı. Nusaybin’e kurşun yağıyordu Nusaybin’e kurşun yağıyordu Kurşunlar yağarken birileri ölüyordu Ve birileri öldükçe ben ağlıyordum Bir anne yağıyordu, birde yağmur Sonra dağlar, sonra köyler, sonra kentler Çığlık çığlığa yanıyordu Nusaybin’e kurşun yağıyordu 21.03.1999 |