Hiç Gitmemiş Gibi Gelirim
Gözlüğümde kan
Kadran pusuda Elimde dünya Dirilmeden önce son durağın kalbinde Yalçınorda, gümüş imbikten su dağıtır Doğruldum. Üsküp beni ünler Şam da soframız hazır Islığım elimden düştü Bilir misin seni gördüğüm gün Galata köprüsü ıslaktı ve Fermanı okurken ağardı gözlerim Irgadıkça kimsesiz olduğum doğrudur Sükûtmavi elimdeki heyecanı aldı kimliğimi mor küheylana kaptırdım bu gece Lâ-mekân Ebruli Semavât beni çağırıyor Nil anne olduğundan beri münbit Kurtulmuş paslı zincirlerinden Poyraz bulutları ağdırsın gökyüzüne Yıldızlar sarsın umur denizlerini Gözleri çakmak bozkurt, selam verir Buhara’ya Semerkant’a Malta ve Akdeniz, tüm hurmalarını Derilterek öpmüş sanki Kıbrıs’ta Girdap kalbimden damarlarıma akarken Kehribar sobamızın dülger sehpasında Cam gözlü gül-âbdan Mesheder gözlerimizi, kalbimizle Şimdilerde hazin bir rüzgar Seni benden ayırdı Çeşmemiz kurudu sanma Çeşmimiz durudur bizim Şems kırlangıç yuvasında üşümekte Melhem, toprağa sürülmüş Kays mektep yolunda Leylâ’yı bekler Unutulmadın, şafak; senin güneşin için Hergün göğün çerağına aşk damıtıyor Yorulma ! Çün Aşk kalp diyarında Seni bekliyor Bir bayram sabahı olsa da yine gel Sokakta kar, havada sis, evde neş’e Taşlıktan içeri girince Ak destarlı güvercin, huşu ile doğrulur Ellerini öperim başım gözüm üstüne Hiç gitmemiş gibi gelirim bir gün Bekle beni |