ARAYIŞŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Elif, büyük bir şehirde yaşamaya karar verdiğinde, gözleri umut ve heyecanla dolu bir şekilde yola çıktı. İlk zamanlar zorlandı; kalabalıklar, yabancılık, yeni başladığı işin sorumluluğu onu yoruyordu. Ancak Elif, köyünden getirdiği güçlü irade ve azimle zorlukların üstesinden gelmeye kararlıydı.
Bir gün, iş yerinde tanıştığı Deniz ile arkadaş oldu. Deniz, Elif’e şehri gezdirdi, ona şehir hayatının inceliklerini öğretti. Birlikte konserlere gittiler, sanat galerilerini gezdiler ve birçok yeni insanla tanıştılar. Elif, şehrin enerjisine kapıldı; her an, her köşe başında yeni bir hikaye bulunabileceğini düşündü. Bir akşam, Deniz’in Elif’e gösterdiği eski bir kafe, ikisinin hayatını değiştirdi. Kafe sahibi Yusuf, müşterilerine sadece kahve değil, aynı zamanda hayatın tadını çıkarmayı öğretiyordu. Elif, bu kafede tanıştığı insanlarla, birlikte güldüğü, sohbet ettiği ve bazen hüzünlendiği anılar biriktirdi. Elif, şehirde geçirdiği her günle büyüdü. Zamanla, hayallerini gerçekleştirmek için çabalarken, gerçek dostlukların, samimi anıların ve sevginin değerini keşfetti. Şehirdeki yaşam ona, sadece büyük hedeflere odaklanmak yerine, küçük mutlulukları da takdir etmeyi öğretti. Yıllar sonra, Elif, köyüne döndü. Yanında, şehirde edindiği deneyimlerle dolu bir kalp ve yaşadığı maceraların izlerini taşıyan bir gülümsemeyle döndü. Köylüler, onun gözlerindeki parıltıyı ve yaşadığı hikayeleri duyduklarında, ona hayran kaldılar. Elif, hem köyünü hem de şehri birleştirmiş, her iki dünyanın güzelliklerini yaşamış bir kadın olarak köy meydanına adım attı. Ve o günden sonra, Elif’in adı, cesareti ve yaşadığı hikayelerle köyde efsaneleşti.
Huzuru kapattık huzurevine,
Sonra ‘yuva’larda huzur aradık. Bir gün sokak sokak çıktık avına, Namlu kurşun, vızır vızır aradık. Haset ektik, kin büyüttük sinede, Bereket olmadı iri tanede. Kesildi yağmurlar, gör ki yine de, Havada, toprakta özür aradık. Ne karanlık yüzler örttü kaküller, Abes oldu en has ve en makuller. Bulamadık - fos çıktıkça vekiller - Bir Şah’ına sadık vezir aradık. Kimi dağda taşta ot, kök yoldukta, Kimi çöpe attı, ekmek buldukta. Kimimiz güzele çağrı olduk da, Kimimiz ille de muzur aradık. Talih kuşlarımız konacak dama, Ne gerek değil mi, kedere, gama. Bir bel olsun daha aşmadık ama, Kekliği çantada hazır aradık. Mideyi tok, kalbi aç eyledik biz, Şeytanın izinde suç eyledik biz. Yurdunu hilalin, haç eyledik biz, Ardından imdada Hızır aradık.,Tabii ki, işte dört kıtalık bir devam: Yelkovan döner, zaman akar dura dura, Her gün doğar güneş, bir umut kapı aralar. Düşlerimiz büyür, gerçeğe dönüşürken yavaşça, Hayat bir kitap; her gün sayfa sayfa açar. |
Allah razse olsun
,sevgi ve özlem vardı,
Hakikat vardı,ı ,
o çok güzel yüreğine sağlık Üstadım
ders vericiydi,akıcı anlamlı
düşündürücüydü
kutluyorum Dualarımla selamlarımla