ülkem... dirileceğiz yeniden!
ufku delen bakışlarında halkımın
nasırlaşmış emeklerin terlerinde yorgun düşmüş bedenlerin öfkelerin katıklaştığı yarınlara sancağının gölgesinde arşınlarken yolları mazinin kirli kalıntılarında kırışmış suratların bezginliği alev alırken/ bilenen dişlerin kırmızıya çalan türkülerde dudakların çatlak çatlak söyleyişleri körpe düşlere salarken beni sömürülen sevdalarda yıkılır kalırım sokak aralarında düşerim kan sızar nasırlı ayaklarımdan... fötr şapkalı adamlar hayasızca ıslık çalıp geçerler zebani gülüşlerinde bin kez ölürüm ülkemin koynunda! bereketli topraklarımda küfeleri yüklenmiş omuzlarında simit satan ürkek bakışlı çocuklarım asker yolu bekleyen kanayaklım bir tas çorbaya muhtaç nenelerim... ve siz fötr şapkalı zebaniler ülkemde sömürü çarkını döndürenler uşaklığı paye sanan köleleşmiş beyinsizler ecelin geldiği yöne bakarsanız eğer alın terli yağlı kurşunların hedefli isyanlarında savrulurken mavili öfkelerin beyninizde patladığını göreceksiniz ve siz... kutlu ülkemin bağrında saltanatınız bogulacak cehennemin tozlarında uçuşacak zalimliginiz! guller acacak ulkemin bagrinda sizlersiz! |