KÖY OKULLARI
KÖY OKULLARI
Yusuf Yılmaz Bir çobanın yanık kaval sesiydi Hiç gitmez kulaklarımdan! Gözlerimi yumunca öper beni O güzel duygular. Berrak bir su gibi ruhuma akar da akar... Çiçek çiçek, ılık ılık… Benim ilk öğretmenlik yaptığım yerdir oralar. Bir gün Dodurga’dan Mislerovacığı’na giderken Gece yarısında Madenocağindan yeni çıkmış kara önlüğünün cebinden çıkardığı Bafra çıgarasını yakıp Dumanını havaya savururken; Yer altından çıkıp Yer ýüzünde olmanın şaşkınlığı İçinde ---Canlar yer varsa beni de önümüzdeki köye birakır mısınız ? derken; Ekmek parası için, Birimiz yer altından Birimiz yurdumun en ücra bir Köşesinden gelip Bir kamyonun şöfer mahallinde Aynı kaderi paylaşması Kadar hoş bir duygu Olabilir mi? Oralar hiç unutulur mu? Gün olur Avaz avaz bağırasım gelir Gün olur hep susarım Ne kadar uzaklarda olursam olayım, Hiç bırakmaz beni oralar. Oralar ham adamların pişdıği Nice hüzünlü hikayelerin dinlendiği Gerçek aşkların yaşandığı Sabah ezanı okunurken Yüreklerin titrediği Koyunlarını yoğurdu Yayıkta daha bereketli Tere yağı olsun diye güfesini doldurmak için soğuk su pınarlarının yolunu tutan gelinlerin yarımaydan dolunaya dönen uykulu gözlerindeki mahmurluğu, sadeliği, güzelliği görünce ’Ana denen o mübarek varlığın İnsanı insan yapan haslettlerini görüyordum. Ben oralardan geliyorum Ben, okula girerken ayakkabısını çikaran yaşlı bir köylünün ilim yapılan bir yere nasıl saygı gösterdiği gördüm . Meyvemizi kapının önüne kimin bıraktığını bilmediğimiz yerden geldim. Öğretmene değer veriliyorsa Orası ilmin Kabe’sidir Nice okumuş insanlar vardır O köyde Toprağı bereketli Havası, suyu tatlı İnsanları mutluydu... Öğretmeni olan o köyler İnsanı insan yapardı Nasıl sevgiyle kaynaştırırdı Bariştırırdı toplumları bir bilsen Köy okulları... |