“ö.ç.m” den Türkçecinin AşkıSen sert bir ünsüzün yumuşamasında gizlisin Sen bir yeterlilik fiili gibi benimle bir yazılırsın Zâlim baban gereklilik fiilini niçin çok sever? İstek kipi ekleri “e,a” dilimden düşmez oldu… Emir kipli cümlelerin kâbusum sanki… Ben bir ünlü, sen başımda bir düzeltme işâreti Sen sonu sessizle biten; ben ise sesli ile başlayan bir sözcük Ulama ile bağlanırız birbirimize… Ben aşkınla darlaşan bir “e,a” ünlüsüyüm Sen “fıstıkçışahap” ünsüzlerinin en serti Ben ise senin yanında, sana benzeyen “c,d,g” ünsüzlerinden biri… Sen, “-an,-ası,-mez-ar,-dik,-ecek,- miş” sıfat-fiil eklerinin en güzelisin. Sen, “ –asiye,-ken, (y) alı,-emadan,-ince,-ip, arak,-ladıkça” bağ-fiil ekleri ile de anlatılamazsın. Sen ve ben okunuşları aynı, anlamları farklı bir cinaslı uyağız. Benzetmenin dört ögesi seni anlatmaya yeterli değil... Sen aşkımı anlatan üç nokta, bir ünlemsin Bizi birbirimize bağlayan “fakat” bağlacı pek de acımasız… “Hele şükür” zarfına hasret kaldım… Benim ilgi zamirim, sahip olamadığım iyelik ekimsin Kompozisyonlarımın başlığı, denemelerimin kanıtlanamazlığısın… Bir makâlem olup gerçek olsaydın, ispat etseydin aşkını… Bana “Evet” deseydin bir efsane olacaktık… Sen gerçek değil, gerçeğe benzer bir hikâyeden öteye gidemedin… Ben ise olağanüstü olayları anlatan bir masal olarak kaldım… Adnan Ünal “ö.ç.m” |