İstanbul' da Kimsesiz
Bir ılık sonbaharın yalnızlığında
Semayı karabulutların ördüğü saatlerin diliminde Akşamın soğuk deminde, Kadıköy sahilinin dizinde Yüreğimi saran kor alevlerin dibinde Yalnızlığın sarsıcı kollarında Gözlerimde ki nemler bedenimi titreterek Gönlümdeki yaslar ruhumu kemirerek Kalbime dolan hicranla ezilerek Akşamın soğuk deminde Fırtınaların savurucu elinde Ufukların çizgisine doğru ayaklarımı sürüyorum Gecenin ıssızlığında karanlığı yırtan adımlarında Karanlığın anlık soluğunda gözlerimdeki dolunay Sahillerin bedenimi alıp sürükleyen boyunda, Karabulutlar başımda taç Dalgaların kayalıkları döven hırçın seslerin çığlığında Yürüyorum karanlığın gizlediği ufuklara doğru Dilimde dökülen heceler nakış, yaratana yakarış Kalbime saplanan hançer feryat oluyor Ruhuma vurulan tokmak çığlık oluyor İdrakime yığılan seller sızı oluyor Zihnimde ki iğne, fikrimdeki yara Eğik bedenime ağırlık oluyor İstanbul gecesinde bulanıklarla islenmiş ruhum İstanbul gecesinde buhranlarla seslenmiş kafam Gecenin ıssızlığında, hüzünlerin ıslığında Kafamın odasını sarsan uğultu yüklü Çilekeş kimsesizlerin yorganı olan karanlık Üzerlerinde yüklü kasvet, ümitlere olan ahdet Sisli ufukların aydınlığına uzanan eller Yıkık bir hülya gibi sönük ve donuk Hicranın kollarında, hüzünlerin alevinde Ayak izime dolanan bir kedi yalnızlığıma sokulan Karanlığı inleten kedinin mırıltısı gözlerimde yağmurlu Yürüyorum karanlığın meçhullerine doğru Ruhumu kaplayan kara perdelerin bağrında Gönlümü dolduran sislerin altında Kedinin mırıltısı ve dalgaların tokadı Kulaklarımı iğneleyen. Yürüyorum karanlığın gizlediği ufuklara doğru Ey İstanbul..! Hep yaşanılmaz hüzünlerin ile Sende mutluluk ver hazanlarında Hayallerimin aynasında sen, gözlerimin boğuntusunda sen İn cin uykuya dalınca Gecenin boğucu uğultusunda dişlerde gıcırtı İki yanımda kanatlanan evlerin ateşi dinmiş Evsizliğin evinde kör pencerelere gözleri yapıştırarak Yalnızlığın rıhtımında hülyalar la süzülerek Düşlerin tebessümünde lekeli tablolara kapılarak Kimsesizliğin sessizliğinde, kimseleri bekler gibi Yalnız ve yıkık Özkan Karaca |
Biraz tekerleme gibi olmuş.