...İPE DİZDİM GÖLGELERİ...Tarlaların kenarından çalınmış emekti benimkisi Toprak kokuyordu buram buram Belki de arzulananlara adanmış bir sefillikti Sonunda kalan Avuç içi kadar tohuma sevdalı bakışlar İşte o tohum kadar değerliydi O bakışlar kadar inanılmaz Sayıklananlar kadar çok Ele geçenler kadar azdı Emeğimin karşılığı Sefilliğe alaca karanlıklar musallat oldu Düzen böyleydi Alaca karanlığa sıkıştıkça Peydahlanıyordu sinsi bir korku Titriyordu kafasına göre tenimde Bile bile yeniden etrafın aydınlanacağını Karanlıkta kalma korkusuydu bu Kalıp da çıkamama korkusu Ya geç olursa bu çıkmalar Çıkıp da bulamama korkusu Deprem endamıyla duvarlarımı dolaşıyordu Depremlerden kurtulmak adına Canhıraş yüzüme kapaklandı hep ellerim Ve hep aynı nasır ilişti gözüme Ve çentikledi yüzümü acımasız Yine sana dolaşırken parmakuçlarım Yine sana benzetim acılarımı Yine sen oldu durdu o illet nasır Yerine mıhlanmış Canımı acıtan Sökemediğim Taşlasam da kurşunlasam da Yine beni yakan bir nasır Öyle ki Benimle olalı Zaman alabildiğine hızlı Zaman sanki asır Ve nedendir bilmem Tüm telaşlı ayak seslerinde tanıdıklık vardı Hızla yanıbaşımdan geçerken Yüreğimi hoplatan sendin sanki Ve hep tam semadan uçacakken yakaladığım yüreğim Sanki kuş Tam da bulunmazı bulduğum Bir anka tüyüyken bana küsmüş Kumsallarda unutulmuş kum gibi bir çokluk işte bu Herşeyden azbiraz olan Bendeki sana dair Bir dalgaya cansız Yerinde kalmak için uğraşan Savruluşlarında can saklı Kavruluşlarında güneş gözlerin Vuruluşlarındaysa sözlerin İşte yine Tam burada Tam önümde Gölgelerin sesi oluyor nefes alışlarım Hafifçe çekiyorum içime ürkütmekten korkarak Bekleyişlerime yoldaş ediyorum Bir bir ipe dizip gölgeleri Tesbih tanesi gibi çekiyorum Çektikçe çöküyorum Çöktükçe gün doğuyor Kaldığım yere bir damla gözyaşı bırakıp Kurumadan geri dönüyorum Dönüp seni yeni baştan sayıyorum Bilemedim seni kaçıncı kez söküp Kaçıncı kez yüreğime düğümlüyorum... ASLI DEMİREL... |