KARANLIK
Bıraktı kendini , korkusuzca karanlığa
Her adım bir ışık huzmesine eşlik ederdi Bilmediği ne varsa bir servetti Bildiklerini uğrunda harcamaya değen Sık bir ormanda , gökyüzüne uzanmak gibi Çaresizlik ne imiş görememek Saklandı hiç bilmediği bir neden den Daha sonra anlayacaktı , serzeniş boşunaydı Bıraktı kendini , sessizliğin kucağına Anne ninnisi gibi mırıldanmıştı her şey ona Uykularda , salınmak güzel gelmişti. Durmak, susmak , bilmek Yetersizdi tüm bunlar onun saklı mabedin de Üstü örtülü cennet Can pazarında satışa çıkmıştı. Kara zindanlarda büyüyen bir çiçek Kalamazdı artık , güneş onu çağırdı Güneşi zindana getirmeliydi. Çiçek karanlığın bilgisini aydınlatacaktı Güneşin bir parçasıydı o Korkak celladı ona öğretmişti Saklanmayı karanlıkta kalmayı Oysa cellat bilirdi işini kaybetmeyeceğini Çığlık çığlığa bağırmak ben buradayım demek Güneşin ışığını kendi ışığına katmak Söylenecek ve yapılacak , tek şey vardı. Cellada karanlığı sevdirmek ve onu oraya hapsetmek |