"affettim seni..."
"affettim seni..."
Uzun, uzun yıllar önce, kendimi dağıtmadan, ve uyuyabilmek için parçalara bölmeden önce. Bir kız var. "Canım" diye sesleniyor. benden canımı istese veririm, işte tamda öyle. Ben sanıyorum ki, o da öyle. Ele-ele epeyce yürüdüğümüz bir günün akşamı, evine bırakıyorum, yüzü hiç gülmüyor, oysa, ne şaklabanlıklar yaptım, gülse bir, bir gülse, o akşamın gecesi bulutlarda uyurum. Otobüsten indik evi durağın tam karşısında, elimi bıraktı, dedi "ben içimde ki uçurumları kaldıramıyorum düşüyorum içine..." " biz çok farklıyız, sen uçarı havalı çocuk, bense mütasıp kendi halinde bir kız" Yani dedim; "biz olamayız..." Arkasını döndü gitti, ben öylece dondum, olduğum yere çekiçle çakılmış veya kök salmış ulu bir çınar gibi. Eve kadar yürüdüm, yürüdüm ağladım, ağladım yürüdüm... Hayat durmuştu, dünya dönmüyordu benim için artık. İçinde olduğum, hali anlatacak cümle yok, benim gibi biri için bile. Ertesi gün, gelmiş konuşmak isyor gözleri yaşlı. Çarptım kapıyı yüzüne hiç konuşmadım. Birlikte çalıştığım bir arkadaş ile epeyce konuşmuş, ağlamış, yalvarmış. Arkadaşım "ben söz verdim tankutalp" "ne olur görüş, konuş, barış" dedi. Kıramadım görüştüm. Bana bir çok şey anlattı ama artık, eskisi etkisi yoktu, nefes verdiği cümlelerin. "benim derdim içimde ki uçurumları bitirmekti seni değil" dedi. Barıştık... Ona göre herşey yoluna girmiş, hayatına devam ediyordu, "canım"- "canım". Ben ise içimde kırılan cam kırıklarını süpürmeye uğraşıyordum, çünkü onunla her buluştuğumda, kalbimde yeni-yeni kesikler oluşuyor, ve beni içten içe parçalıyordu. Elini tutmak, hatta bazı zamanlar sesini duymak, gözlerimi bile görmesini istemiyordum. (gözlerime vurgun olduğunu söylerdi hep) Birgün otobüs durağına geldik, "sana birşey söyleyeceğim" dedi ve devam etti, "beni istemeye gelecekler bugün" _Neden ya neden, hani biz evlenecektik, dedim. "sorun yok, ben seni seviyorum, bir kahve ikram edip, odaya konuşmaya gittiğimizde ben seni istemiyorum, diyeceğim" dedi. _Neden kabul ettin dedim sustu. Anladım ki, hala beni kendine yakıştıramıyordu. Hiç konuşmadım, o dakikadan sonra onunla. Yine yeniden, vurulmuştum en güvendiğim yerden. Eve kadar, ağladım yürüdüm, yürüdüm ağladım. Görücüsü gelmeden, eve geldiğimde, kardeşime aratıp, ayrılmak istediğimi söylettim. Öldürmüştü beni, görücüsü ile evlensin istedim... Sonra duydum, çıkmamış istemeye gelenlerin karşısına, o odasında ağlamış, ben sokaklarda. Sonra, sonrası malum. Ağlamaklar, yalvarmaklar, araya arkadaşları sokmalar, geçtiğim yollarda karşıma çıkmalar, daha neler-neler. Sesimi hak etmiyordu, değmezdi kelimelere nefes vermeye, konuşmadım, ve affetmedim. Bana ders olmuştu, kulağıma küpe, başka hiç kimseye ikinci şansı vermedim... Yaşayarak öğrendim ki, ilkinde yaralayan, ikincisinde muhakkak öldürür. Bu gün aradı bir arkadaşım, anlattı onu. Hiç evlenmemiş. Kansermiş, üçüncü evre, günleri sayılı... Görüşmek istiyormuş, af dilemek, afettiğimi duymak... Hayatımın son yirmi senesini, bana ruh ölümü nedir öğreten kadın, "afettim seni..." Gideceğin yere beni, yirmi sene önce gönderen kadın, "affettim seni..." Bana kendimi bir daha, toplanmayacak şekilde dağıttıran, ve uykuyu yirmi sene haram eden kadın, "affettim seni..." Kalbimde ki, ilk ve en derin kesiğin sahibi, diğerlerine vuracakları yeri, nokta adresi gösteren kadın, "affettim seni..." Bana hayatımın en zor cümlelerini yazdıran kadın, "affettim seni..." Affettim. _şairşizofren_ |
*** AFFETTİM SENİ... *** Şiirini, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı içtenlikle KUTLUYORUM...