YÂR DEYİNCE
Âşk’ı anlatamaz tükenmez kalem,
Âşk’ı mürekkebe dalması lâzım. Âşığın dilinde çok olmaz kelâm; Yâr deyince donup kalması lâzım. Yağsa da başına yağmur, dolu, kar, Sevda ikliminde her mevsim bahar, Akıl baştan gidip etsede firar; Yâr deyince karar kılması lâzım. Âşıkların derdi, kederi bitmez, Vuslata ermeden onu terketmez, Seven, sevgisini âşikâr etmez; Yâr deyince mahcup olması lâzım. Hakk âşığı diye ozana denir, Hasret, kalpten göze sızana denir, Âşık melûl, mahzun gezene denir; Yâr deyince benzi solması lâzım. Âşk gönülde büyür, dilde söz olur, Ebedî küllenmez daim köz olur. Âşk yarası gönülde göz göz olur; Yâr deyince şifa bulması lâzım. Satır vurup, pare pare kıysalar, Mil çekseler, gözlerini oysalar, Bedenini cendereye koysalar; Yâr deyince yüzü gülmesi lâzım... Âşık, çölde yalınayak koşmalı, Deryaları geçip, dağlar aşmalı, Âşk, gönülden göze doğru taşmalı; Yâr deyince düşüp ölmesi lâzım. Hicranî’m ulaktır, âşığa kuşlar, Her sohbete söze, yâr diye başlar. Mezarın üstünde dikili taşlar; Yâr deyince dile gelmesi lâzım. 17/10/2022 Nuriye Akyol Görsel alıntıdır |