MEHTAPTA BİR GEMİKoyu mavi sularda, Bir kuş kadar küçük, Şuracıkta duran sandal, Ondan ne kadar büyük... Karanlık şu mehtapta, Yönü nereye dönük, Bilinmez, bir sis bürümüş, Sanki ışıkları sönük. Yaklaştıkça büyüyor, Bir acı ses veriyor, Hafif hafif bir rüzgâr, Hiç durmadan esiyor, Ufak tefek kâğıtlar, Yanımdan uçuşuyor, Enginlere doğru, Bir toz bulutu yükseliyor. Karşıdan parıldayan ışıkların, Hepsi de el ele... Ufuklarda birleşmiş, Şu gökteki yıldızların... Deniz, uyuyan semâ gibi, Hepsi de sessiz sessiz... Birden karanlığın içinden, Çıkıyor o sevimsiz. Bir sarhoş gibi, Ürperten nârâlarının, Yayılıyor dalgaları, Tâ derinliklere... Bir hülyâdan uyandırıyor, Bakıyorum göklere, Alay ediyor sanki, Yıldızlar benimle. Bu ne telaş, bir şey mi oldu? Neden coştu birden? Dalgalar kıyıya vurdu. Yaklaşmış, karşıda, Dağ gibi bir gemi... Sarmış çevreyi, Bacadan çıkan sisi, Sarılıyordu boğazıma, Aldırtmıyordu nefesi. Hele çıldırtan düdük sesi, Kaldırıyor kıyılardan, Bir bir herkesi. Habersiz, su gibi, Akıp giden zamandan, Koparıyordu, bir fırtına gibi, Engin denizlerden, Yüksek göklerden, Şuracıkta kurduğum, Renk renk hülyâdan, Uyandırdı Eşrefî’yi, Mehtapta bir gemi... EKREM GÜRER (1983 İSTANBUL) |