İSTANBUL’A GİDERKENBir uzun yolculuğa çıkıyorum, Umut dolu günlere, Hayâller kurarak. Geçmiş yılları düşünüyorum, her şeyi yerinde bırakarak. Engin ovaları, Yüksek dağları, İçimde görüyorum, Dallı budaklı. Yol boyu ormanları, Seyrediyorum, İçim dumanlı dumanlı. Akşam loşluğu çökerken, Çizgi çizgi ışıkları, Gözlerimde dalgalı dalgalı. Geçip gidiyorum, Bir bir hepsini. Öyle dalmış ki saf gönlüm, Her şey içimde büklüm büklüm. Bir nefes alıyorum, Derinden derinden. Bir ses nefesimi tıkıyor hemen. “Hayırlı yolculuklar “ diyen, Anamın sözlerini duyuyorum. Gözlerimi kapıyorum, Dalıyorum birden. Yeni bir âleme doğru, Dimdik bakıyorum. Bakmamak elde midir? Bu bir gerçek âlemdir. Bir devletin battığı, Bir devletin doğduğu, Nice imparatorlukların Yıkılıp kurulduğu, Yeni bir âleme bakıyorum. Gözler açılmamışken, Bir Osmanlı torunu, Burada aldı soluğu. Açar açmaz gözlerimi, Gördüm Topkapı surlarını, Bak sen de bak gönlüm, Sultanların yurtlarını. Adaleti dünyaya, Bu kapılar açtı, Bütün karanlıklara, Işıklarını saçtı, İnsanlığa böyle yeni, Böyle aydın çağ açtı. İşte torun iyi dinle! Şudur sana öz sözüm; “Birlik ol, hep el ele, Sen de o torundansın, Budur Eşrefî vazifen!” EKREM GÜRER (1982 İSTANBUL) |