Çay her zaman demli güzeldi
Bir vardı,
Birileri vardı Aynaya baktıklarında da Epeyce kalabalıklardı Aslında zeki sayılırlardı Kendine münhasır hayatların Şaklaban oyuncakları, Ama, Sokaklarda insan montajlı İmaj gezdirmek Fazladan kurnazlıktı, İnanan olmadı, İki elinde iki yalan tası taşırken Düşürüp ikisini de kırdığında İçindekileri ürküten Pazarda yılan satanların Unuttukları çok şey vardı Anakondalar cebe sığmadı mesela Ürkek yavrular da Şaklaban sevmedi. Ama, Şirinlikleri oldu hep, Çay dururken, Suyu demlemeye çalışmak gibi Reytingleri yüksek tutma sevdası da Takdire şayandı... Geceleri, Duvarda yansıyan Kelebek gölgesine Kartal hayatı yüklemekte İnanılmazdı. Yeni senaryolar, Kelebekler Yüksekten Uçar... Kes yapıştır mısralara Hayat diyen cahiller Sevmeyi de bilmediler aslında Belki de bu yüzden Tatlı yanları severken Küfreden tuzlu yanları Lezzetsiz kaldı... Ne bir koltuğa iki karpuz sığdı Ne bir imaja iki insan. Ve çaresiz bekleyiş, Mistik felsefeye asi direniş ’Olduğum gibi görünemem’ ’Ya göründüğüm gibi olsam’ Ama, ’Ya görünmüyorsam’ ! Kafalar da deli sorular Hiç bir zaman Akılla cevaplanmadı. Oysa fakir yüreklerin Kurşun kalemleri vardı Sevda zırhlı, Kırmaya çalışsalar da Kırılmazdı... Yoksul kalemler Utanmayı her zaman bildiler... Ve çay her zaman demli güzeldi... |