DENİZ ANNEM
DENİZ ANNEM
Her şeyin bittiği salt yalnızlığın başladığı sınırların yokolduğu dünyanın acıya varlığının sıkıntıya kestiği canının küçücük bir şişeye sıkıştırılmış civa gibi daraldığı süpernova patlamalara gidip gidip geldiğin hüznün kurşun rengi yaşamın çıkar dengi her şeyin kirlendiği ihanetlerin ortasında şaşkın kırılgan paramparça kaybolduğun kaskatı duvarların kollarında ruhunun çığlık çığlığa ağladığı ve kimsenin umurunda olmadığı çok yüzlülüklerin çıldırttığı seni bile senden çaldıkları vurgunların girdabında dönüp durduğun içinde hep hiçliklerin dansettiği emeklerinin sürgüne yollandığı nasıl bir deli boşluktayım yalnızlığıma kendime bile bırakmıyorlar bu nasıl bir kısır döngü çember içimde hep o küçük kız ağlıyor deniz annem senin kızınım sana benziyorum senden geldim adım bile mavi sabırlıyım inatçıyım güçlüyüm içimde kıyametler kopar yüzüm ışıl ışıl yanar rüzgarlara takılırım durmaksızın kıpır kıpırım bu günlerde çok çok yoruldum deniz annem yumuşacık kucakla beni uyut kollarında kocaman bir istiridyeye yatır kapat kapağını yüreğim ruhum benliğim varlığım dinlensin ne olur verme beni bu dünyanın yanılsamalarına bırak dalgalarının hırçın ve sakin ninnisiyle uyuyayım yüzlerce binlerce milyonlarca yıl belki değişir şimdiki düzen tutunmayız acılara pembe sedeflerle örer beni istiridye dadım yavaşça açar kapağını gerinerek uyanırım Eros bilmediğim ama özlediğim bir yüreğe bütünler beni tüm bunlar bir düş olmasın deniz annem ne olur içim hep ağlamasın yağmurlar yeter sana yanlış bir zamanda yanlış bir yere mi geldim hadi oturt dalga salıncağına çocukluğumu ver bana sahi neden hiç çocuk olmadım ben deniz annem Nilgün ACAR 20.08.2005 |
paragraflara bölseniz daha hoş olur belki
selametle efendim