EYLÜL GECE VE HÜZÜN
EYLÜL GECE VE HÜZÜN
( Bir grupta,çıkarılan antoloji için yazmıştım ) Tutunarak bir gözyaşı damlasına karışıyorum gecenin ırmağına sorgusuz yargısız kollarına alıyor hüzün saçlarımdan süzülüyor ince ince yapış yapış yapış sarıyor benliğimi boşluklarda suskular çığlık çığlık Eylül yanar döner sararıp kızararak utanıyor yaprak yaprak dökülüyor adını temizleyemez ne yapsa ne etse Temmuza kaçsa daha bir bin beter gece hep vurgunlarla gelir biz aydınlık şafakları beklerken günün yanılsamalarını çarpar yüzümüze kalleş bir ihanet tadıdır dilimizde sonsuza yanarız yanabildiğimizce hasret okyanuslarında kulaç kulaç boğuluruz kanıksamaların alışmaların yüzsüzlüğüyle hüzün umutsuzluğa karışmadıkça baş döndüren ebruli bir şaraptır yüreğimin kıyılarını okşar usul usul sevmenin varolmanın öteki adıdır gece siyah kadifesiyle sarıp sarmalar meleklerin gözyaşlarını indirir yağmur yağmur temizler yıkar beni hatta denizleri bile toprağı döller mis kokulu bereketiyle kışı ve yazı baharlara gebe bırakır gece sevgili ana kucağı dost elidir hüznün kardeşidir bazan bir deli isyan başka hiçbir şeyi ondan daha iyi öğrenemediğim Nilgün ACAR 01.08.2007 |