Assos
Uykuyu haram yazmışlar, uykusuzluğu ceza bana.
Kapasam ayrı, kapamasam ayrı dert perdesini gözlerimin. Kapatana kadar düşünceler çiziyor resmini, –bir ressam edasıyla – aklıma; Kapadıktan sonra; rüyalarıma. Her yerdesin; istesem de, istemesem de… İçmeye tövbe ettiğim içinden, zümrüt yeşili şişede, Kulaklarıma fısıldayarak sahili tarayan denizin dalgalarındasın. Ayak tabanlarımı ovalarcasına batan yumru taşlarda, Şehir ışıklarına kalkan koymuş izbe gökyüzünde, Bir takım yıldızının meydan okuyan parlaklığındasın. Güneşin yeni bir güne değil, fani bedenime doğuşunda, Aciz sokak lambalarına, tepeden bakan bir projektör ışığındasın. Boğazıma yakarcasına dizilen, yeşil-kırmızı tuzlu salatada, Izgaradan yeni çıkmış bir balığın kokusundasın. - Sesini özlediğim- nefes almaya çalışan tıkalı bir burunda, Sırtımda hissetmek istediğim, kırılmış uzun bir tırnaktasın. Kalbime kefen yaptığım,kilometrelerce uzanan saçlarda, Sessiz geceye nokta koyan, bir sürü köpeğin ulumasındasın. Tenimde, nereden kaldığı muamma tuz tortusunda, Soğuk denizde gece vakti yüzen bir çiftin titreyen kahkahasında, Gözlerimde beliren silüetle, sabaha kadar konuşma isteğimdesin. Yıllarca dilime gelmeyen iyikimsin, tekrar hayaller kurduran keşkem… Yaşamadıklarıma pişmanlığımsın serin bir yaz gecesinde, yaşadıklarıma şükrettiğim; Uyanıkken apansız beliren, -rüyamda gülümseyerek- uykumu usturayla defalarca bölensin. Sol göğsümdeki sızıyı, bir kılıç dövmesiyle kalbimde bırakan, kollarımda uyutamadığım; Boğazımda düğümlenen iki kelimeyi, kaybetmekten korktuğumdan, söyleyemediğimsin. Kalbime derinden saplanan, paslı çivi olsan; Başka çivi seni de söker, der, atardım da; Namludan henüz çıkmış bir merminin şarapnel Parça-sısın; Parça-lamadan, Parça-lanmadan çıkmayan, Ben çıkartmak istedikçe, canımı yakacak olan. |