15 TEMMUZ ŞEHİTLER DESTANI 2.a
2. Bölüm
1 BÜYÜK HALK DİRENİŞİ Şehir ayakta Genç ihtiyar kadın erkek çoluk çocuk Ayakta durmak istiyor Doğruluyor diz çöktürülen büyük dev Prangalarından kurtuluyor bir bir Zulme karşı ayaklanıyor halk Adam bakıyor uzaklara uzaklara Sanki o bu dünyadan değil Sanki o sıradan bir insan değil Sanki o bir dev Sanki o bizim dünyamızdan biri değil Tanrının gücünü kaşanmış boydan boya Kenti bir adımda aşmak istiyor Kenti işgal etmiş ihanet çetesi Tanklar tutmuş caddeleri Canavar uçaklar sorti yapıyor kentin üstüne Adam hücum ediyor tankların üstüne Ya Allah diyerek Tekbir sesleri yükseliyor caddelerden Adam haklı Haklılığın verdiği güçle saldırıyor tanklara Hiç tereddüt etmeden göğsünü siper ediyor tanklara toplara Korkmadan yılmadan saldırıyor o müthiş canavarlara Haklı olan güçlüdür diyor adam kendi kendine Hak batıla galebe çalacaktır her zaman Adam kendini atıyor canavar tankların önüne Adam siper ediyor kendini ölüm kusan mermilere Ölmüyor vurulmuyor yaralanmıyor Kurşunlar vızıldayarak geçiyor dört bir yanından Vazgeçmiyor geri dönmüyor Geri dönmek kahbeliktir ihanettir diyor milletine vatanına Adam yatıyor kin kusan ölüm kusan tankların altına Adam kendini tanklardan güçlü hissediyor Adam kendini her şeyden güçlü hissediyor Adam haklı Haklılığın gücünü yüreğinde hissediyor Sen atmadın sen atmadın Allah attı ilahi bildirisini hissediyor içinde Adam ilahi kudreti hissediyor yüreğinin derinliklerinde Tanklar ölüm kusuyor caddelere Adam yılmıyor halk yılmıyor kadın yılmıyor çocuklar yılmıyor Gençler yılmıyor ihtiyarlar yılmıyor Tanklar silahlarını ateşliyor halkın üstüne Halk tınmıyor aldırmıyor üstüne gelen mermilere Halk kuşatıyor tankları Halk tankların üstüne yürüyor Halk yeniyor tankları Tankların gücü yok oluyor halkın gücü önünde Tanklar eziliyor halkın paletleri altında Şehir ayakta Halk ayakta Bütün kainat ayakta bu gece vakti Halk ayaklanmış hainlere karşı Halk bir ateş gibi yürüyor düşman üstüne Halk yıldırım gibi saldırıyor ihanet tuzaklarına Şehir ayakta bu gece yarısı Tanklarla boğuşuyor canhıraş bir şekilde 2 ŞEHİT HAKAN GÜLŞEN Güller gibi şen bülbüller gibi şen şakrak Krallar gibi azametli aslanlar gibi kuvvetli Adı Hakan soyadı Gülşen Şehitler tahtına kurulmuş Şehitlere hakan olmuş Gül bahçesinin padişahı Ayyıldız sevdalısı Bize kadınlar gibi evde oturmak yaraşmaz diyen Vatanı için dini için savaşmayı ölmeyi göze alan Hakan Adına layık kahraman Geziniyor şimdi kırmızı beyaz elbisesiyle Gül bahçesinde Giyerek bayram elbisesini O ihanet gecesinde Çıkarak karşısına hainlerin Alacağınız bir canım alın diyerek Geçit vermedi o korkak vatan düşmanları hainlere Güller gibi şen bülbüller gibi şen şakrak Krallar gibi azametli aslanlar gibi kuvvetli Adı Hakan soyadı Gülşen Şehitler tahtına kurulmuş Şehitlere hakan olmuş Gül bahçesinin padişahı Ayyıldız sevdalısı giyerek bayramlık elbisesini Bu gece bize bayram düğün diyerek Ölün gecesi bize düğün gecesidir diyerek Biz dedi savaşa gidiyoruz savaşa Kanımız tek kurşunla da akıtılsa Sözümüz var karımıza kızımıza Bu vatanı savunacağız Bırakmayacağız asla hain düşmana Yaraşmaz bize bu toprakları hainlere çiğnetmek yaraşmaz Bu baş bu omuzlar üstünde oldukça Çıktık bu inançla yolla koştuk meydanlara Yürüyoruz yürüyeceğiz düşmanların üstüne Yürüyoruz yürüyeceğiz hainlerin üstüne Gün bu gündür gece bu hece Gece dillerde bir hece Ama bu gece içinde neler var neler Haydi arkadaşlar gecemiz hayırlı olsun Uğurlar olsun uğurlar olsun Hakan yiğit Hakan uğurlu olsun Sana bu yollar helal olsun Gül bahçesi olsun gittiğin yer Son merteben şehitlik olsun Peygamber açsın sana cennet kapılarını Haydi uğurlar olsun haydi uğurlar olsun 3 ŞEHİT MUSTAFA ARCU Hepimiz öleceğiz bir gün Güneş doğmayacak başımızın üzerinde Yerinde güzeldir her şey yerinde Yeri gelince ölmek de gerek Onursuz yaşamak yerine Vatan için ölünecekse ölmeli zamanı gelince Millet için ölmek gerekse ölmeli Mustafa işte böyle diyordu İşte şimdi vatan için ölmeye gidiyordu Tam da ölmenin sırası diyerek Şehit olmak istiyordu can u gönülden Selalar okunuyordu Bu kimin selası Diyordu Benim selam olmalı benim selam olmalı Ben şehit olmalıyım bu gece Nasip olacaksa bu gece olmalı O gece Kuranlar okundu namazlar kılındı Dualar edildi uzun uzun Geceleyin gündüzün Beş vakit namazdan sonra Mustafa’nın duası başta Şehit olmak üstüneydi Misafirler vardı evde o gece misafirler Misafirler tanrı misafirleri Manada şehidimizi uğurlayanlar Ama ne uğurlayanın haberi vardı ne uğurlananın Nur yağıyordu gökten Haberi yoktu nurlananın Hurmalar yenildi zemzemler içildi Denildi Mübarek olsun haccı Mübarek olsun ey Huccac Mübarek olsun Gidip geldiğiniz mübarek yerler adına mübarek olsun Ziyaret ettiğiniz kutsal beldeler hürmetine mübarek olsun Kutlu Kabe hakkı için mübarek olsun Sefa Merve adına Mübarek olsun Peygamberler şehri kutlu Medine hakkı için mübarek olsun Nurlu Medine hakkı için mübarek olsun Peygamberler şehitler adına mübarek olsun Hamd edildi kalkıldı sofralardan Dualar edildi bekası için vatanın milletin Baba Ayhan Avcu anlattı sonrasını Kaldırırken gelin evin sofrasını Gürültüler geliyordu göklerden Karıştı birden orası Baba Ayhan Avcu Güneydoğu gazisi Anlatıyor o meşum geceyi Eşi ağır epilepsi hastası Vatan tehlikede anladım Top sesleri gelince ağladım Darbeci hainler içimizdeydi İçten içe bizi yemedeydi Askerdeyken fark etmişti bu gizli tehlikeyi Fırsat bekleyen sinsi kahpeyi O kahpe ki sırları düşmana veriyordu Düşmanın bilgisini gizliyordu Ortaktılar terörde teröristlerle Bu gizli düşman devleti kemiriyordu içten içe Bilgi sızdırıyorlardı teröristlere Dost görünen düşman sızmıştı her yere Askerin içindeydiler polisin içindeydiler Halkın içindeydiler devletin içindeydiler İhanet içindeydiler ihanet içindeydiler Onların yüzünden Rahat yüzü görmüyordu millet Güya iyilik peşindeydiler Hizmet içindeydiler Yaptıkları hizmet değil ihanetti Düşmana dostluktu dosta düşmanlıktı Hemen aradım oğlumu ne yapıyorsun dedim Vatan elden gidiyor sen uyuyorsun dedim Dua ediyorum baba dedi haberim var Dua yetmez dedim zaman dar Sen hem dua et et koş cepheye Hain düşman girmiş ta içeriye Ordunun içi düşman kaynıyormuş Düşman bunu biliyor Zil takıp oynuyormuş Gün bu gündür vatan elden gidiyor Bize durmak yaraşmaz millet kan kaybediyor Oğlum Mustafa dedim Yetmez yalnızca dua Önce cihat gerekir sonra etmeli dua Ki muzaffer kılsın Allah Cihadı emretmedi mi kutsal kitap Kur’an’da Haydi çık yollara koş meydanlara Gerekirse öl ama geri dönme hainler yenilmeden Şehit ol amma dönme geri hainler ölmeden Hem dua etmelisin hem durmalı karşısında tankların Ölmelisin belki de mermisiyle uçakların Mustafa dinledi babasının emrini çıktı yola Helal et hakkını baba dedi hakkını helal et Dedi Bir an olsun tereddüt etmedi Helal olsun oğlum helal olsun Ananın ak sütü gibi helal olsun Çıktı Mustafa evinden koştu yollara Koştu koştu koştu Mustafa imanla aşkla coştu Koştu ateş çemberine Vardı savaş yerine Son hızla vardı işgal edilmiş meydanlara Yollar o eski yollar değil meydanlar o eski meydan Can veriyor yollarda binlerce vatan evladı can Mustafa o eski Mustafa değil sanki bir küheylan Mustafa Anakara yollarında Kollarında can verdi onlarca şehit kollarında Atıyor kendini tanların altına sanki can değil Mustafa can Mustafa Nerde o güzelim vücut nerde kafa Aldırmadı uçaklara tanklara Mustafa vuruldu hain toplarla Mustafa durdu yıkıldı Allah diyerek uzandı toprağa Mustafa helal süt emmiş Mustafa Şehitler ordusu diyor hoş geldin sana Hoş geldin safa geldin Safalar getirdin Mustafa Mustafa Ramazan’da demişti annesine Ramazan mübarek ay anne Günahlarda mağfiret ayıdır anne Şimdi şehit olmak isterdim Başka bir şey değil tek budur derdim Maksadına erdi Mustafa Allah’ına vardı Mustafa Şehit olmayı çok istemişti Mustafa Sonunda maksadına ermişti Mustafa 4 ŞEHİT UMUTCAN KILIÇ Uzun zaman beklenen misafir Evliliğin amacı ve tatlı meyvesi 8 yıl sonra gelen tek yolcu Mutlucan adı gibi kendisi de mutlu Gelişiyle etmişti hem annesini hem babasını mutlu Aslanlar gibi büyümüştü anne kucağında baba ocağında Kılıç gibi keskindi bakışları ve yüreği gelecekten hep umutlu Mutlucan mutluydu validesi mutlu Sekiz yıl sonra da olsa mutlu etti annesini babasını Sevindirdi çevresini şenlendirdi obasını Baba şimdi sevinçle tutuyordu yasını Kaybetmişti biricik evladını evliliğin meyvasını Şehit olmuştu Mutlucan15 Temmuz Gecesi Benziyordu Al Bayrağa Üzerinde kanlar içindeki elbisesi Mahzun Baba anlatıyordu o geceki macerasını Tutuyordu içine akıtarak gözlerinin yaşını Hüzünlüydü kalbi ama mutlu Oğlu cennete gittiği için umutlu Anlatıyordu Baba Bilal Kılıç Gözyaşlarını akıtarak içine Sönmez bu ateş diyordu gitsem Çin’e Maçin’e Ama ağlamayacağım asla diyordu Oğlum kutlu bir dava için şehit olmuştu O gece Mutlucan TV izliyordu Baba diyordu galiba Boğaziçi’ne teröristler bomba koymuştu Köprünün bir tarafını tanklar tutmuştu Böyle demiş ve sonra uyumuştu Yorgundu o akşam ve üşütmüştü Ben başladım TV izlemeye oğlumun kaldığı yerden Anladım bir darbe kalkışması olduğunu Koştum giyinerek elbisemi çıktım yola Duyarak içimde şairin sesini Haydi yiğit asker çık yola Çık ki vatan kurtula Ne zaman sonra oğlum Mutlucan Uyanmıştı duyarak bomba seslerini Seslenerek uyandırmıştı annesini Anne ben gidiyorum galiba babam tehlikede Babam değilse mutlaka vatan tehlikede Ağladı yol boyunca ‘Babam Babam’ diyerek Annesi aradı oğlum Baban iyi diyerek Dön geri dönmedi Mutlucan Babam iyiyse bile vatan değil diyerek Böyle bir gecede dönmek olmaz Vatan yolunda döneklik vicdana sığmaz Kadınlar gibi evlerde oturup durmak olmaz Ben külliyede idim o da ordaymış Bombalar yağarken altındaymış Şehit olmuş orada Allah diyerek Ben eve döndüm o dönmedi Aradım durdum hiç görünmedi Hastanelere gittim baktım yok Morgda gösterdiler birini Bu benim oğulum olamaz dedim yok yok Şok olmuştum aslında tanınamaz haldeydi İnsanlıktan çıkmış bambaşka bir haldeydi Evet bu benim oğlum dedim neden sonra Oğlum şehit olmuş cennete gitmişti Millet için vatan için din için Kendini feda etmişti Elbisesi alkanlara boyanmıştı Albayrağ’a benzemiş 8yıl sonra gelen misafir Allahtan gelmiş Allah’a gitmişti Demek ki o Allah’ı sevmiş Allah ta onu sevmişti 5 ERZURUMLU DADAŞ OĞUZHAN YAŞAR’IN HİKÂYESİ , Oğuzhan koştu elinde bayrak Ay yıldızlı Türk Bayrağı Rengini şehitlerin kan renginden almış Gidiyor Rüzgârlar gibi Gidiyor fırtınalar gibi Tek başına bir ordu gibi Uçar gibi gidiyor Dörtnala koşan Arap atları gibi Dürülüyor yollar ayakları altında Ayakları ayak değil kanattı Elindeki bayrak değil kefendi Mübarek Oğuzhan senin benim gibi Sıradan biri değil Hezarfen’di Hezarfen Ahmet Çelebi Kanat takmış Ankara kalesinden atmıştı kendisini Başkent’in semalarında Sanki uçmuyordu Vuslata kanıyordu Yârin kollarında Bu aşkın yollarında Şehadete koşuyordu Coşuyordu git gide Geçtikçe caddelerden sokaklardan Kanatlı atlılar gibi gidiyordu Ankara’nın yollarında Şehadete ermek için yârin kollarında Milletin gözbebeği Aksaray’da aldı soluğu Gökten yağan hain mermilere aldırmadan Eser yoktu içinde zerre kadar korkudan Ölmeyecekti geri dönmeyecekti Savunmadan milletin kalbi olan külliyesini Kurtarmadan ülkesini hainlerin pençesinden Püskürtmeden bu kahpe saldırıyı İçmeyecekti şehadet şerbetini Aksaray’a varmıştı Aksaray bombalanıyordu Bombalar patlıyordu art arda Halk savunuyordu canı bahasına milletin sarayını Koşuyordu Tankların önünü kesiyordu Durmuyordu Sanki ölmeye can atıyordu Tankların üstün çıkıyor Askere aldatıldıklarını anlatıyordu Durmadan dinlenmeden yorulmadan Korkmadan pervasızca atılıyordu tankların üstüne Erzurumlu Dadaş Oğuzhan Yaşar İyi bir dost halis bir dadaş’tı 23 yaşındaydı Aklı da başındaydı Kanı deli deli akan Delikanlı derler ya İşte tam o yaştaydı Kanı deli deli akmaktaydı Gönlü aşkla coşmaktaydı Alır giderdi başını dağlara doğru bazan Bahar günleri yaz günleri Sonbaharı boşlamaz Kışın da geri kalmazdı Dağların çocuğuydu o eskiden beri Ama bir sıkıntı vardı içinde dünden beri Boylu boslu o yağız delikanlı Hızlı yaşıyordu sanki fırtınaydı Askerden yeni gelmişti içi içine sığmıyordu Neden şehadet şerbeti içmedim içemedim diye yazıklanıyordu Ama olmuştu olan Ufacık bir yara bile almadan Güneydoğudaki o bitmek bilmeyen savaştan Dönmüştü Ne şehit ne gazi olmadan İşte bunun için hayıflanıyordu Diyordu Kendi kendine Ne nasipsiz adammışım be Allah sevmiyor beni İyi kulu saymıyor beni Nerde kaldı şehitlik Bir gazilik bile Bana vermedi Eşine dostuna Şikâyet edip duruyordu Erzurumluydu halis dadaştı Nene hatun soyundandı Kahramanlık ruhunda fokur fokur kaynayandı Erzurumlu Dadaş Oğuzhan Yaşar İyi bir dost halis bir dadaş’tı Ankara’ya yerleşmişti askerlik dönüşü İş bulma umuduyla Büyük şehir demişti Çalışana iş vardır orda Hemşerileri çağırmıştı Gel sana İş buluruz burada Dediklerini yapmışlardı O’na da iş bulmuşlardı Asgari ücretti Olsundu Helal olsun az olsundu Zamanla artar demişlerdi Biraz tecrüben olsun Olur dedi Ve geldi Başladı çalışmaya Hem ne çalışmak Sanki savaşıyordu Helal ettirmek için Patrondan aldığı asgari ücreti Erzurumlu Dadaş Oğuzhan Yaşar İyi bir dost halis bir dadaş’tı Güzel bir insan iyi bir vatandaştı İnançlı bir mümin Dini bütün Müslümandı İşi ağır mı ağırdı Asgari ücretli Oğuzhan Yaşar Fazladan çalışır Ücretini alamazdı Bağırdı bağırdı bağırdı Ulan dünya Kimine bağışlarsın kürekle Bize verirsin kürekle Ama buna da şükür Demek kısmetimiz buymuş budur O akşam annesinin kurduğu sofrada Yemeğini yemişti iştahsızca Sofradan kalkmış sırtüstü uzanmıştı çekyatta Haberleri izliyordu Onun tek zevki buydu Akşamı kılmıştı yatsıya az kalmıştı Yatsıyı eda etse uyuyacaktı İçinde bir sıkıntı vardı Bir türlü gitmiyordu Bir türlü bitmiyordu Ne zalim sıkıntıydı bu Anası çay demlemiş Oğuzhan’a ikram etmişti Ana bu her şeyi Oğuzhan’dı Onun için yaşıyor onun için nefes alıyordu İçerken yudum yudum tavşankanı çayını Çay boğazında kaldı Duyunca haberleri TV’den Boğaz köprüsü kesilmiş tanklarla F 16’lar tutmuş Ankara semalarını Kuşatılmış Türk Askerinin kalbi Hemen dank etti kafasına Bu bir darbeydi hem nasıl bir darbe Haince sinsice düşmanca bir darbe Fırladı annesinin bağırışlarına aldırmadan Gün bu gündür dedi gece bu gece Gece dile kolay Dilde iki hece Bu gece her şey belli olacak dedi Ak koyun kara koyun birbirinden ayrılacak Anne dedi ben duramayacağım Bu hainler başımızdan aşağı kurşun yağdırırken Ölüm kusarken hain çete Milletin kalbi Aksaray vurulurken Ben duramam duramam burada Gözüme uyku girmez Aksaray’ı savunacağım Orası bizim kalbimiz Ortaya koymalıyız Varsa yoksa neyimiz Orası düşerse her yer düşer Bu şer güçler kazanmamalı Erzurumlu Dadaş Oğuzhan Yaşar İyi bir dost halis bir dadaş’tı Güzel bir insan iyi bir vatandaştı Dürüsttü çalışkandı gözü pek bir kahramandı Gözünü budaktan sakınmaz bir yiğitti Vakit bu vakittir dedi Zaman bu zaman Haydi, Oğuzhan dedi kendi kendine İş başa düştü Vatan gidiyor elden Vatan elden gidiyorken Karılar gibi evde oturulmaz 6 ŞEHİT MUHAMMET YALÇIN VE BABASI Türk bayrağı yemin etti Muhammet Yeneceğiz seni ey lanetli adam yeneceğiz İzniyle Allah’ın Ey sapıtmışların Şahı Yapıştı sana milletin ahı Bu ah yapıştı senin alnına Ey yalancıların babası Bu ah seni savuracak Cehennem labirentlerine Aldın ahını mazlumların Bu ah seni kahredecek Düşeceksin gayya kuyularına Lanet sana Lanet boynuna Bir halka gibi yapışacak Hiç çıkmamacasına Bu lanet seni hiç bırakmayacak Gebereceksin Gebertecek seni bizim canhıraş feryadımız Yerin dibine sokacak seni beddualarımız Yemin ettim ben yemin ettik biz milletçe Seni yeneceğiz Canımızla ve kanımızla Karşı duracağız senin toplarına tüfeklerine İmanımızla kar koyacağız entrikalarına İstersen ordularla gel Tanklarla F 16’larla gel İstersen haçlılarla gel Yeneceğiz seni yenileceksin Geberteceğiz seni ey melun gebertileceksin Allah’ın kahhar sıfatıyla kahrolacaksın eninde sonunda Korkmuyoruz senden korkmayacağız asla Tanklarından F 16’larından Haçlı babalarından Biz Allah’a aşığız Ona götürecek şehadete can atarız biz Biz ölüme hazırız ya sen Ey korkak şeytan ey yalancı deccal Korkmuyoruz gasp ettiğin silahlardan Sen bu milletin her şeyini çaldın gasp ettin Amma çalamayacak gasp edemeyeceksin imanını Ey pis yalancı ey korkak düşman Yaptığın zulümden belli Yakında çok yakında Yerin dibine geçeceksin sen Ahlarımız yerin dibine batıracak seni Atacak seni beddualarımız gayya kuyusuna Lanet senin üstüne lanet senin üstüne lanet olsun Adın siklinsin yeryüzünden ebediyen Muhammet Ümmetinin başına gelen En büyük felaketsin sen Böyle dedi Muhammet Yalçın Böyle dedi Ümmet-i Muhammet Dedi ve çıktı yola Ankara Etimesgut hava meydanına Baba Yalçın Oğul Yalçın Külliye yollarına Milletin kalbi olan Aksaray meydanına Savunmak için Cumhurun başkanını Baba Yalçın gitmişti karşılamaya Cumhurun başkanını Esenboğa Havaalanına Yemin etmişti Oğul Yalçın yemin etmişti arkadaşları Yeneceğiz bunları demişlerdi yemin ederek Şehitlik de olsa eninde sonunda Asla böldürmeyeceğiz bu vatanı Bu vatanı onlara bırakmayacağız asla Hainlere yedirmeyeceğiz vatanımızı Asla teslim etmeyeceğiz bu toprakları Atarak bedenlerimiz tankların önüne Feda ederek canlarımız bu uğurda Siper ederek bedenlerimizi Hain mermilere Göğüs gererek bombalara şarapnellere Can vereceğiz Şehadet şerbeti içeceğiz Amma Teslim etmeyeceğiz bu ülkeyi ihanetin kirli ellerine Bırakmayacağız bir karış toprağı bile hainlere Bombalar yağacak mermiler yağacak başımızdan aşağı amma Bırakmayacağız bırakmayacağız bırakmayacağız Bir karış toprağı bile Hain düşmana hain düşmana hain düşmana sana 7 İBRAHİM İbrahim dağ gibi bir adam Yüreği kavi bileği kavi Belli ki yüreği bileğinden kuvvetli O akşam bir başkaydı halinden belli Bu gece diyordu bir başka gece olacak besbelli İçim içime sığmıyor bu gece Ama ne olacak bilmiyordu Ne zamandır içinden yükselen bir ses onu zorluyordu Gitmek istiyordu İslam’ın küffarla savaştığı cephelerden birine Şehadet arzusuyla kaynıyordu yüreği Ama bu arzusunu bir türlü kuvveden fiile çıkaramıyordu Diyordu kendi kedine Acaba ihtiyaç duyuluyor muydu ona oralarda Ya yük olursam onlara oralarda Bir karar veriyordu bir vaz geçiyordu Şehadet benim de hakkım diyordu Şehadet benim de hakkım Ben de şehit olmalıyım eninde sonunda Olacağım 15 Temmuz akamı geç vakitte Tankların kapattığını gördü Boğaziçi köprüsünü TV ekranlarında Hayret dedi Önce terörden şüphelendi Demek ki İstanbul’u tehdit eden bir bomba yüklü araç istihbaratı var Zaten birkaç gün önceki Haberlerde Fransız büyükelçiliğinin kapatıldığı bildiriliyordu Ama bir az sonra Ankara üstünde F16 ‘ların uçuş yaptığı haberleri geldi Yine kuşkulanmadı Hayırlara gitsin dedi hayırlara gitsin bu gece vakti Bunca uçak hayra alamet değil Ankara semalarında Ardından bir haber Genelkurmay’da hareketlilik var Sonra devam etti haberler Genelkurmay’dan silah sesleri geliyor Ambulanslar bekliyor Genelkurmayın etrafında Polis ve asker yolları kesmiş bekliyor Olağanüstü bir durum var dedi Muhammed Demek ki darbe oluyor Ankara bombalanıyor F16’larla gökten Hemen çıktı yola Bu gece ne olacaksa olacak dedi Bu gece ne yapacaksak yapacağız Biz yapmazsak onlar yapacak Haydi oğlum İbrahim düş yola Bu yolda Allah yardımcın ola Kimseden Yardım beklemeden Yanına hiçbir kimseyi almadan Çıkacaksın yola Haydi yolun açık olsun Haydin uğurlar ola İbrahim çıktı yola Bu gece büyük sınav vereceğiz dedi İbrahim Sınavı kazanırsak ülkeyi kazanacağız Kaybedersek yalnız sınavı değil Kaybedeceğiz ülkeyi Kazanırsak Yine güzel günler göreceğiz bu topraklarda Çocuklarımız da güzel günler görecek İbrahim İbrahim olalı böyle şey görmedi Dünya dünya olalı böyle bir şey görmedi Türk askerini milletine silah doğrultması nasıl bir şeydi İhanetin bu türlüsünü bu ülke tanımadı görmedi Bu ülkenin askeri devlet adamlarını astı Padişahını öldürdü Ama silah çekmedi hiçbir zaman Kendi milletine Savaş açmadı hiçbir zaman Kendi devletine İbrahim dedi Bu ne kahpeliktir Kahpeler yapmaz böyle Bir sigara bile içirmediler bize Yattığı arabanın altında Öfkeyle söyleniyor böyle Ölüm aklından geçmiyor Yaralanmaktan korkmuyor İbrahim Ama sigara içememekten müthiş nefret ediyor İbrahim’in üzerinde İsmail İsmail’in üzerinde meçhul bir kahraman İbrahim söyleniyor böyle Hele bu gece geçsin diyor Hele bu gece bir son bulsun Her şey güzel olacak Yarınlarımız güzel ve aydınlık Ülkemiz hainlerden kurtulacak Ben bol bol sigara tüttüreceğim bu gecenin inadına Etraftan tekbir sesleri geliyor Ya Allah nidaları yükseliyor her bir taraftan Ya Allah Bismillah Allah-u Ekber nidaları Giderek artan bir tonda yükseliyor yükseliyor yükseliyor Kurşun sesleri hiç kesilmiyor Kurşun sesleri karışıyor mermi seslerine İbrahim’in öfkesi hiç dinmiyor Hele diyor Bir ara verse şu zalim mermi vızıltıları Eşşek arısı gibi çınlıyor kulaklarımda Müthiş öfkeleniyorum Sigara içmek için Müthiş öfkeliyim Bir sigara içemediğim için Hele diyor bir bitsin bu mahşer bu kıyamet Sen o zaman İbrahim’i seyret Bunlar bizi yenemezler dedi Çünkü hainler korkaktır Bu milyonlar gibi korkak değil Bu geceyi atlatmalıyız Bu gece en uzun gece ülkemiz için Biz öleceğiz şehit olacağız Ama önemli değil Ama bizim cesetlerimiz Arkamızdaki aslanlara siper olacak Her tarafta şehit cesetleri Ya Rab sanki şehitler mahşeri şehitler meşheri 8 ÜÇ BÜYÜK ADAM ÜÇ KAHRAMAN Üç cengaver çıktı yola ‘Haydi yiğitlerim uğurlar ola’ ‘Çık ki vatan kurtula’ Vatan elden gidiyor diyerek Hakan Lütfi ve Mehmet Dua et Anne dua et Bize diyerek Şehit olmak için çıktılar yola Gün bu gündür gün bu gün diyerek Artlarında her şeylerini bırakarak ‘Ölmek kaderde var bize ürküntü vermiyor Lakin viran olası hanede evlad-u iyal var’ Demeden Vatan tehlikede vatanı savunacak yiğitler gerek diyerek Viran olası hanede evlad-ı iyal var demeden Dediler Allah Allah sedaları dillerinde Şehitlik arzusu gönüllerinde Ellerinde Albayraklar Ne gam diyorlardı ne gam Mademki vatan Tehlikede Vız gelir bize ölüm vız gelir bize Viran olsun hane vatan kurtulsun Viran olası hanede evladı iyal olsun Ne gam Dillerde tekbir Yürekler hep bir Bir olmuş üç can Allah yolunda bir Vatan aşkı bir din aşkı bir iman bir Hepsinde inanç bir gaye bir amaç bir Hepsi aynı aşkla atıldı yollara Üç cengâver Hakan Lütfi ve Mehmet Gülşen ailesinin gözbebekleri Yaşları geçkin yürekleri genç Hepsinde o gece bir kuvvet bir direnç Her bir sanki en dinç çağında Hiç birinin korkusu yok pervası yok Vatan yolunda ölmek için Azimli kararlı gayretliydiler Çıktılar vatan için yollara Karşı durdular canlarıyla hain düşmana Üç yiğit insan üç kahraman Kol kola yan yana omuz omuza Siper ederek canlarını bedenlerini Hain düşmana hain düşmana Şehit olmak için ant içmiştiler Allah aşkıyla kendilerinden geçmiştiler Üç yiğit insan üç kahraman Yaşları geçkince yürekleri genç Ellerinde Albayrak Yürüyorlar yollara çıkıyorlar meydanlara Din için vatan için iman için Saldırdılar tanklara toplara uçaklara Silahsız bedenleriyle karşı koydular Canlarını verdiler tereddüt etmeden Karşı koydular hain düşmana Şehit olmak için ant içmişti her biri Hakan 43ünde Mehmet 61 Üç kişiydiler yürekleri bir Lütfi peygamber yolcusu Ölüm yaşları bir Can atıyorlardı her biri şehit olmak için Tozu dumana katıyorlardı Gözleri parlıyordu aşk içinde görseniz Ölmedi bunlar ölmedi bunlar dersiniz Hedef oldular hain kurşunlara Ellerinde bayrakları Ellerinde bayrakları Büyüyordular gözlerimizde büyüyordu gözlerinin akları Alkanlara bulandı toynakları Bayrak ve kan karıştı birbirine Bayraklarla yarıştı şehitlerin kanları Her biri Allah diye can verdiler Bu vatana bu toprağa kan verdiler 9 ŞEHİT YUSUF ÇELİK Hava kararmıştı Bir demir tepsi gibiydi gökyüzü Gökyüzün düz bir tepsiye benzetti bir besleme Gece bir albastı gibi çökmüştü Bir günahkar yüzü gibi kararmıştı gece Kızgın bakışlı bir despot gibiydi gökyüzü Bu gece bir zindan gibi kasvetli ve loştu Gökyüzü Yusuf’un atıldığı karanlık zindanlar dönmüştü Ama ne gam her karanlığın sonunda aydınlık vardır Bu Fecr-i Kazip’in ömrü kısa yeri dardır Kışın ardı bahar baharın ardı yazdır Her yazdan sonra hazan çöker ortalığa Yazın ardı sonbahardır Karanlık ziyadeleşince doğar aydınlıklar Gecenin ardında sabah vardır Karanlık artınca doğacak güneş Doğan güneşle birlik yepyeni bir dünya kurulacak Fecr-i sadık doğacak fecr-i kazipten sonra Bu yenidünya bizim dünyamız olacak Böyle dedi Yusuf Çelik Hz. Yusuf’un adaşı Adaşı arkadaşı Böyle dedi Yusuf Çelik Çelik gibi iman çelik gibi irade çelik gibi güç kuvvet sahibi Hz. Yusuf gibi güzel Hz Yusuf gibi aydınlık simalı Şehit Yusuf Çelik O gece kendini attı dev gibi tankların önüne Çelik gibi imanıyla yattı demirden canavarın önüne O korkmadı yılmadı kaçmadı Korkak yılgın kaçak hainlerden O korkak yılgın kaçak hainlerin sığındığı demir yığınlarının önünden Yılmadı kaçmadı hainlerin tanklarından topların Korkmadı yılmadı hainlerin mermilerinden kurşunlarından şarapnellerinden Siper etti gövdesini Korkmadan yılmadan O korkak hainlerin arkasına sığındığı tanklara toplara Siper etti gövdesini Korkmadan yılmadan Mermilere kurşunlara şarapnellere Siper etti çelik gibi inancını Mermilere kurşunlara şarapnellere Siper etti çelik gibi inancını O korkak hainlerin arkasına sığındığı tanklara toplara Şimdi o bu dünya zindanından çıkıp kurtuldu Şimdi o kanatlanıp uçtu cennet bahçelerine Hz Yusuf’un arkadaşı adaşı Yusuf’un güzel kızı Diyor annesine Babam bizimle anne Bak şimdi televizyon seyrediyor benimle 10 ŞEHİT MUZAFFER AYDOĞDU Size bırakmayacağız bu vatanı Bu güzel ülkeyi bırakmayacağız hainlere Bırakmayacağız bu mukaddes vatanı şerefsizlere Bırakmayacağız Bırakmayacağız Bırakmayacağız Şerefsiz Allahsızlara Ant olsun Allah’a Allah’a ant olsun Bu yolda ölüm olsa da varsın olsun Bu yolda ölüm şehadettir bize Şehit olmak hiç ölmemektir bizce Vermeyeceğiz bu yurdu hiç kimseye İndirtmeyeceğiz bu bayrağı göklerden Dindirtmeyeceğiz bu ezan seslerini hiçbir zaman Böyle dedi Mustafa Aydoğdu Vurdu kendini yollara Siper etti bedenini namlulara Dur demek için hain ordulara Dur demek için halkına namlu doğrultmuş tanklara toplara Dur demek için millete ölüm saçan F16’lara Karşı durdu hain tuzaklara tuzak kuranlara Eşi Fatma Aydoğdu anlatıyor Hayat arkadaşım eşim yoldaşım O gece pür telaş geldi eve Yedi yemeğini geçmişti dinlenmeye Ama nerde Telefonlar çalıyor artarda ölüm sirenleri gibi Ya da bana öyle gelmişti Alıp gidecekti bir şeyler Muzaffer’imi Hissetmiştim demiştim Allah’ım koru Hayat arkadaşımı Arkadaşımı yoldaşımı Eşimi güneşimi Tam yapacaktım ki kahvesini çayını Belli ki doldurmuştu gününü ayını Açtı TV’yi gördü hain kalkışmayı köpürdü Ben gidiyorum dedi Ben gidiyorum Allah için savaşmaya namus için din için Fırladı uzadığı kanepeden duyarak yollara çıkma ağrısını Öptü kızını kucakladı Gidiyorum ben dedi korumaya namusumu ırzımı Helal et bana hakkını Hakkını helal et bana Koştu meydanlara şimşek gibi çakarak yıldırımlar gibi coşarak Annesine gitti öptü helalleşti Anne merhamet anıtı anne Gitme dedi oğlum ölürsün Ölürsün topağa gömülürsün Ben bir daha Muzaffer’imi nerde görürüm Anne dedi Muzaffer Ben ölmesem sen ölmesen kim ölecek Yoksa bu vatan elden gidecek Elden gidecek bu vatan Haçlıların pis ayaklarıyla çiğnenecek topraklarımız Amal edilecek ırzımız namusumuz Dininiz imanımız elden gidecek Harimi ismetimize girilecek hunharca Mabetlerimiz tarumar edilecek Anne bak ihanetin silahları susmuyor Anne vatan yanıyor Anne vatan yanıyor Anne vatan yanıyor Durmak zamanı değil ölmek zamanı Durmak zamanı değil ölmek zamanı Göz dikmiş namusumuza namussuzlar Göz dikmiş ırzımıza şerefsizler Göz dikmiş kadınımıza kızımıza bu haysiyet düşmanlar Yok bunların imanları insafları vicdanları Anne eşim kızım sana emanet Önce sana sonra Allah’a emanet Emanet ediyorum Allah’a seni ve onları Hakkını helal et bana helal et hakkını Diyerek koştu yollar çıktı meydanlara Atladı karşısına çıkan ilk hain tankın üstüne Yedi kör kurşunu oldu canından Öldürdü onu düşman kurşunu hem ne düşman İhanet bize en büyük düşman oldu Kendi askerimiz bize düşman oldu Ya Allah diyerek içti şehadet şerbetini Kurtardı ama imanını dinini Kurtardı namusunu ırzını düşman elinden Şimdi kızım soruyor nerde babam diye Diyorum baban şehit oldu o şimdi cennette Meleklere karıştı Baban uçtu gitti cennete O bizi seyrediyor şimdi oran Yaradan aguşunu açtı ona Saçtı rahmetini Sonsuzca Anne babam acıkmıştır yemek verelim ona Kızım onu doyuruyor Allah cennet nimetleriyle Onu Allah rızıklandırıyor rahmetiyle Ahmet Kemal |