ESKİMEYEN İSTANBUL
Bir eskiciye sordum;
Eski istanbulu arıyorum Sende mi Dedi ki.... Eskiler alırım Gözlerinden eski Eski ne varsa Eski sevda Eski diyar Eski güzler Eski korkuları alırım Eski hıçkırıklar Eski masallar alırım Bayraklardan eski Eski ne olursa Eski mutluluklar Eski bayramlar Eski zamanlarım Eskidi artık eskiciler Bit pazarları eski Bir antikacıda Eskici bir adam gördüm Onun gözyaşlarını bile alırım Gözyaşlarım eski Eskiden diye başlayan Anıları alırım şimdi Sokak sokak Çeşme çeşme Eski İstanbulu alırım gönlüme Hiç kimseye duyurmadan Hiç kimseye para vermeden Bir falcıya sordum... Sevdiğimi kaybettim Eski bir sevdiğimi bu şehirde Dedim bulabilirmisin? Dedi ki Bir sevda vardı Bu eski zaman şehrinde Şu yosun tutmuş havuzda Boyası dökülmüş park sıralarında Boşa oynayan sinemanın arka koltuklarında Çocukça yaşanmış bir sevda vardı Bir sevda vardı Banliyö trenlerinde filizlenen Ada vapurlarında püfür püfür Üsküdar iskelesinde bir kış günü Kardan bir canlı adam yaratan Bir sevda vardı Hiç yaşanmamış Ve bir daha hiç yaşanmayacak bir sevda Başka sevdaları kıskandıracak Kavgayla karışık Bazan barışık Eski bir sevda vardı Hatırlarmısın Her yanı İstanbul Bulut bulut Bir sevda vardı Ayrılığın vurgununu yemiş Lodoslara tutulmuş Yağmurlarda yıkanmış bir sevda vardı Bir sevda vardı Minarelerin gökleri deldiği bu şehirde Buram buram küncülü simit kokan Soğuk çaylar semaverler dolusu Bir yanı hasret Bir yanı gurbet Bir sevda vardı anlatmaya doyamadığım Yaşamaya...... Hiç yaşayamadığım Bir plakçıya uğradım Taş plaklarla doluydu vitrinleri Dedim eski İstanbul şarkıları var mı Dedi ki Bir başka huzur verir Eski İstanbul şarkıları O günleri yaşayamadım diye Üzülürde üzülürüm Yaşayanları düşünürde Kıskanırda kıskanırım Her dinleyişimde bilmem neden Gözyaşlarım boşanır Yorgun gözlerimden Şamdanlı cariyeler geçer Gölgeleri kendinden büyük Ve kendinden önce Lambadan çıkan cin misali Telveli kahve kokusu yayılır Yavaşça duyularıma Buhurdanlıklarda yükselen tütsülerle karışık Arap halayıklar ve öksüz beslemeler Resmi geçit eder düşlerimde Eski bir rahle üzerinde Kurana durmuş Nur sakallı- beyaz mı beyaz- Dedemi hatırlarım ister istemez Sonra uzun Ramazan geceleri gelir Kestane kebap/ yemesi sevap misali Çaylar kaynar usuldan bakır semaverlerde Ve kanun nağmaleriyle Eski İstanbul şarkıları Bir hicaz/ bir nihavent Huzura salar kalbimi Alır götürür bu karmaşadan O sakin günlere Mest eder beni O eski İstanbul da eski bir İstanbul sevdasını yaşadım eski İstanbul şarkılarını dinlerken seni düşünüp... hiç eskimeden... |