Vedia
Uğurladım seni uzaklara.
Kuş cıvıltılarıyla rüzgara, rüzgarla adı konmamış memleketlere. Dalgalarla bilmediğim kıyılara. Yağmurla bir ölü toprağına. Cebinde kalan son metelikle, bir dilencinin avuçlarına bıraktım. Bu sana kaçıncı vedam, Bilmiyorum ama bu defa sanki tamam. Kurtuldum aklımı kemiren karıncadan. Ensemde soğuk bir rüzgar dans ediyor. Tüy hafifliğinde yağan yağmuru selamlıyorum. Bilmiyorum bu kaçıncı gitmek bilmeyişin. Gölgemle ardımda, Çiçeğimle saksıda bulduğum. Kitabımın satırlarında saklanışın. Aynada karşımda, saçlarımın dalgasında gizlenişin. Saçlarım düğüm düğüm. Pencereme süzülen bir kuş tüyünde, uçmaktan kurtulmuş gibi gelişin. Yeri yurdu belli bu sevi’nin, Şimdi emanetiz Hüda-i Baki’ye |
ne çok kurudu nefesimiz göğsümüzde
zamanın kollarına kuruldukça
kaybeden olduk hayatta
ne çok ölmüşüz
ardindan aglayani olmadan
bir kürek toprağa mecbur kalmışız
ama gün ertesine döndüğünde
yine yeşerecek umutlar ekmişiz toprağa
günü geldiğinde
yeniden yaşamaya
kalemin murekkebinde güzel bir ton var.o ton şiirin saçları dokundukça çoğaliyor.yeter ki dokunmak isteyelim
tebriklerimle 😊