ÇOCUKLUĞUM/ÇOCUKLUĞUMUZ( Hey! Aynı yaşta, yaşıtım olanlar. Yaşadık aynısını galiba. Aynı “Yastadır” Çocukluğumuz.) Nasıl bir duygudur Çocukluğun sonsuzluğunda kaybolmak? Bilirim. Yeniden yaşaması çok zor ya bilirim. Güzelliğini ilk keşfettiğim güneşin. Batışına bakarken baygın baygın, doğuşuna mızmızlanıp yeniden seyrine kapılmak, gözlerimin önüne avuçlarımı terek ederek. Uykusuz, üşüyen, titreyen bedenimin soğuğunu alan tatlı tatlı ısıtan ilk ışıklarını güneşin. Derinden varlığına şükrederek.. İşte o vakitler sabahla akşamın birleşiminde oluşan saflığının ölçüsüzlüğünde sonsuzluğunun temelidir Çocukluğum.. Masumiyetimin ölçülmezliğidir Çocukluğum.. Harman yerinde gözüme kaçan kuru bir parça saman, sevmeye çalıştığım buzağıların kuyruklarını çekişim, folda yumurtalarını izinsiz aldığım tavukların kalbini kırmamamdır Çocukluğum. Kartalların uçuşlarını nefessiz seyredişim, Berrak akan derelerde balıkları kovalayışım, Ve vururlar, döverler diye beni ısıran köpeği büyüklerime ihbar etmememdir; ihbar etmeyişimdir Çocukluğum.. Anne babamın kavgalarına varlığımı sebep saydığım, sofraya oturmadan kedimi beslediğim, ölen kardeşlerimi köşe bucak aradığım, Ve bir daha bulamadığım.. Çocukluğum.. Uzadıkça boyum Arttıkça kilolarım Daha bir korkaklaştığım Endişelerimim büyümesiyle biten Çocukluğum.. Sigara içenleri, yumruk atanları takip etmekle biten, şişmanlarım korkusu, bir kazada/kavgada ölürüm korkusu yarınları bilemediğim Çocukluğum. …………………………………………. Yüreğimde Tuz buz olmuş Kırılmış bir şeylerin olduğunu fark ettiğimde beni terk eden duygularımdır Çocukluğum.. Hassas, tehlikeli derecede reddedilmeyi kabullenemediğim, normal ölümlerle intiharların farkını sezdiğim; Ruhumun sonsuz istirahat ettiği gökyüzüne bakıp bakıp dalmalarım, okuduğum kitabın konusunu unutmamamdır Çocukluğum.. Annem, babam, abilerimin beni şehire okumak için SÜRGÜN edilişimdir çocukluğum.. Ne zaman ki düşlerimi şiirlerle boyadım; O vakit daha bir çocuklaştım, çocukluğumun sonsuzluğu tekrara durduğu o vakit. Ben de her şair gibi düşlerimi şiirlerle boyadım. Yasağı karşı çıktığım, Sadece dilimle karşı çıkıp öylece anlatmaya geçtiğim gün bitti-kayboldu Çocukluğum. Yıllar sonra karşımda aynalar, bana akseden yüzümün halinden memnunum. Oyuncaksız günlerin-yılların sonrası Tekrar tekrar okuyup güldüğüm Fıkra kitaplarıyla bitti Çocukluğum. Derin derin aşka aşkla beyaz beyaz baktığım kızlara, belki Dante’nin Beatric’e olan aşkı kadar da.. Eminim Şiirsel şiirsel bakar Şiirsel şiirsel düşünür yazar Şiirsel şiirsel âşık olurdum zira.. Diğer bütün çocuklar gibi ben de yoksuldum. Lastik ayakkabılar yakarken ayaklarımızı, beraber yüzerdik aynı derelerde. O çekilmez, bitmez kavgalarımız aynı yerde soluksuz, biçimli biçimsiz aynı evrede. Sonrası barışmalarımız daha da kutsal kutsal sayardım. Ama lakin büyüklerimiz kutsala boyardılar yalanlarını. Barışmaları.. Bir Bayram sabahı zoraki zoraki Öteliyorlardı kini nefreti. Sorunumuzun/sorunlarımızın engeli Büyüklerimizce engellenirdi zoraki zoraki.. Böyle böyle hayallerimin düşüncelerimin yazıya dökülmemesinin; Eşyaya yansıyıp şekil almamasının engellenmesidir Çocukluğum.. Beni kendi boyut Ve düşüncelerine benzetmeye çalışan, Ailem ile Milli Eğitim Müfredatı uygulamaya çalışan öğretmenlerin kullandıkları “ZOR”lar arasında boğulup giden, kaybolan Çocukluğum. Ve sanki ağır bir projeyi uyguluyorlar gibi ciddi ciddi, beni, bizleri dayaklarıyla eğitmeye çalışan ufuksuz öğretmenlerin bitirdiği gerçektir Çocukluğum. “Onur, Şeref, Yerindelik” yerine Bizleri sürekli aşağılayan, Aşağılık fikirli Despot eğitimcilerin Hızlandırmaya/hızlandırmayla çalıştıkları “BİÇİMLENİŞTİR” çocukluğum. ………………………………………………… Daha uzatmayayım. Sonuç: Sürekli eleştirerek Suçlamayı, Düşmanca bir ortamda yaşatılarak Dövüşmeyi, Alaya alınarak Utangaç olmayı, Utandırılarak suçluluk duygusuyla beslenen Çocukluğum.. Hoşgörüsüz ortamla Sabırsızlığımı, Teşviksizlikleriyle Kendime güvensizliği, Övgüsüz ortamla Taktirsizliği, Adil olmayan bir yaşamla Adaletsizliği öğrenen Çocukluğum.. Ne emniyetli bir ortam, Ne de dostluk, Ne de.. dostluğu benimseyen bir ortam… Kendimi! Kendimi sevmeyi bile zor başardım. ki sevgiyi yaşamamış bilememiş sevgiyi bulma yolunu bilemeyen Çocukluğum.. ve bu yüzden……. Yanım görendekilere KIRK yılda zar zor güvenmeyi öğrendim. Ve galiba! En zoru da Amaçsız Hedefsiz İnsanlarla yaşam birliğinde olmasıydı ÇOCUKLUĞUM.. …………………………………………………… |
keşke hiç büyümeseydik
biz büdükçe düny kirlendi