Hayal kırıklığının başkenti
Sicim gibi insan yağmurları yağıyordu
Küllenmiş aşkımızın tam üstüne Hava çok soğuktu Gökyüzünde birkaç tane yıldız vardı Kimsesiz Karanlık sokaklarda bir de biz vardık Bir ara elini tutmak istedim Ürkek bir ceylan gibi aniden elini çekiverdi Ben ise ona inat Maviş gözlerine bakmak istiyordum Gözlerini benden çevirerek gökyüzüne Yıldızlara Bakmaya devam ediyordu Soğuktan zangır zangır titremeye başladı Sırtımdaki ıslanmış montu çıkartıp üzerine örttüm Yağmura soğuğa aldırmadan yürümeye devam Ediyorduk Yolumuz hayal kırıklığının başkentini İleride bir fark gördük parka giderek bir Bankın Üzerine oturduk Cebimde bir dal sigaram vardı Sigara mı çıkarıp yapmak istediğim Cebimde kibritim ıslanmıştı Sigaramı yakmıyordu Içimi sanki bir umutsuzluk kaplamıştı Gözlerine bakarak Mutluluğumu ifade etmek istiyordum Bir türlü onu açılamıyordum Bu kapanlıklık Günden güne içimi yiyordum Adeta bir hayal kırıklığı yaşıyordum Bankın üzerinden kalkarak gecenin karanlığına yol Alıyorduk Aniden durup dudaklarından şu cümleleri söyledi Kardeşim Sen yoluna öyle ben yoluma derken ben Bir daha yıkılmıştım Artık çok kararlıydım hayal kırıklığının başkentine Gitmeye Yanıma kimsesiz bir köpeğin sokulduğunu gördüm O da benim gibi hayal kırıklığının başkentine yol Arıyordu Gökyüzünden kar taneleri lapa lapa düşmeye Başlamıştı Köpekle ikimiz Hayal kırıklığının başkentini yürümek İçin bitkin düşmüştük Bir ağacın dibinde dinlenmek istiyorduk Içimizi bir titreme almıştı İsınmak için ikimiz köpekle birbirimize sarılmıştık O an parmaklarımı hissetmiyordum sanki bir donma Başlıyordu Gözlere yavaş yavaş karanlık bir perde iniyordu Şöyle dönüp küpeye bir baktım Gözlerinden bir damla yaş aktığını gördüm Sanki bana elveda dostum elveda diyordu Ben elimle köpeğin o bir damla yaşını silerek Ona bakarak şöyle dedim elveda dostum elveda Gözlere tamamıyla siyah perde inmiş Vicdansız dünyanın acımasız tam kalbine Şöyle bir not bırakmıştım Ben ölsemde ruhum ebediyen yaşayacaktır İsmail gökkuş |