Linç
Linç
’Hangi ibadet göz yaşına denk’ Sen yaşamak bilirmısın Hani bir ağacın dibine düşen Kuru yaprakları toplamak Gökyüzü mavisini üstüne çekip Yüreğini serip gönüllüce Ayakkabıyı çıkarıp keyfle Endişesiz telaşsız dertsiz Ben ölümü satın aldım Ondan bu korkusuz yürüyüş Biliyorum çok taşlanacağım Benim linçim güzel olacak Üç beş kudurmuş bedenimi parçalarken Melekler kollarımı kanatlayacak El sürüp yaralarıma Acı duymuyacağım Düyaya güzel bakanlar yığılacak Garipler yoksullar dertliler ezilmişler En çokda haksızlığa uğrayanlar Gökkuşağından atlayacaklar Şu zengin kainatın nimetlerini Bölüşecekler dağıtacaklar kapı kapı Süt koyacaklar kapı önlerine Yılanları da aç koymuyacaklar Benim linçim güzel olacak Linççiler gelip ağlaycak baş ucumda Davacı olmadığımı bilecekler Benim davam yaşamaktı Ölüm koynumuzda uyurken Ölüm ne ki gülüm yakamda kırmızı gül cenneti dünyaya bağışladım Cennet bekleyenler ölümden korkar Dünyayı cehenneme çevirdikleri için Emelleri var amelleri yok Coşkûnî |