Hüzün Tepesi
Son gördüğümde başka bir saadet mümkün demiştin
başka bir saadet bu yaşamak oyununda mümkün Sahi mümkün müydü hangi saadetti bu ve hangi başkaydı Başka ne demekti Bu başkanın içine ben dahil miydim Başkalaşmak üzerine çokça düşünmüştüm son bir kaç aydır Öyle başkalaşmak ki kendini bile unutmak lazım geldiği fikrine kapılmıştım uzun düşünmek gecelerinde Bazı günler hiç düşünmeden ardınsıra dağları geçip bir tepeye çıkıyordum Bu tepede ruhum ve ben belli konularda sohbet ediyorduk Yalnızca burada hissediyordum bir ruhum olduğunu O yüzdendi buraya çıkışlarım ve uzunca süreler hiç inmeyişlerim Burada bu aşağılık savaş meydanında Hüzünlerimi bir topak haline getirip yakmaya çalıştım tepenin az ötesinde Hüzünlerim yanıyordu yanmasına ama Bir Anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğuyordu Ve gelen o kötücül rüzgarla şehrin dört bir yanına dağılmıştı benim garabet hüzünlerim Artık herkeste biraz da benim hüznüm vardı Herkes bir miktar benim hüznümü yaşıyordu Kaçmaya çalıştıkça çoğalarak karşıma çıkıyordu Ne kadar uzağa atarsam atayım geri geliyordu bumerang gibi İnsanlara benim hüznümü yaşamak gibi bir kötülük yapmıştım bu sonbahar öncesinde Tanrı biraz da bundan kızgındı bana Bundandı ömür boyu acıya mahkum edilişim Zaten başka türlüsüne alışık değildim ben Çoğu güzel duygu alışkanlıktan geliyordu zannımca En çok da hüzün elbisesi yakışıyordu bana Mutluluk sevinç gibi elbiseler hep biraz bol geliyordu Al seneye de giyersin denilebilecek cinsten de değildi hiçbiri Sonunda korkulan oldu artık yeryüzünde benim hüznüm de dolaşıyordu Kalıcı olmuştu hüznüm bu savaş meydanında Her yeni yılın tam bu aylarında tam bu vakitlerde benim hüznümü hissedecekti insanlar ruhlarında Hala merak ediyorsan ben o saadeti hiç tadamadım Ve hüznüm de bu bilmem kaç milyar yıllık dünyada hala yaşamakta |