AZI DİŞİ
içimin karanlıkları dehlizlerinde,
bağrış çığrış yaralı yarasaları ağırlar, akar, coşar y’üzer, çırpınır kulaklarımda çakılı o son sözcük harfi harfine bir fısıltıya saklanır bölerim, çarparım belirtili belirtisiz nesnel özneler, savruldu savaşımdan , bir deli fişek sözcüsü, sözü harf harf taramakta, her tarayış soğuk bir yeli dansa kaldırır, valsin valsi buz kesiler bırakır karanlığı içimi yurt eyler içimi, içimin içinden titretir mevsimlik işçiler dövünüp didinir gün döner, sene biter o son sözü ağıra ağır ağırlar aydınlığın karanlığında gündüzün gecesinde baharın güzünde tomurcukları kara dallarında avutur, bir otobüs karası görünür sislerin arası, gölgenin gölgesi , perdenin perdesi, yarası emanete bırakılmış bavulsuz, paketsiz gün mantolu, anadan üryan yaralı sözler düğmesi iliğinden düşer mantosu dişiliğinden içimin içi karanlığı deşer bir ahh dökülür azı dişinden mütemadiyen iltihaplı bir acı, gölgeli gölgesiz bir çenede fısıltılar sözün boynunda kasırgalar yarasa perdesinde tiril tiril, titrer… Sibel Karagöz |