Unuttuk Allahım
UNUTTUK ALLAHIM
Var edip huzuruna aldığın ve ilk suali sorduğunda, Gönüllü ya da istemeyerek de olsa verdiğimiz, "Evet" sözünü bir kenara bırakarak başladık unutmaya… Huzuruna varmaya yüzümüz yok Allah’ım. Esrarın ve hikmetinle bahşettiğin şerefle; Herkesin şahitliğinde bedene can verişini, Yaptığına cümle alemi şahit tuttuğun o günü, Yaşananlar karşısında secdeye varışlarını, Daha işin başında asi gelen şeytanın isyanını , “Düşmanını düşmanımız bilmeyi” unuttuk Allah’ım… İyilerin, ahlakı güzel olmanın kıskanıldığını, Kötülükle, kötülerle mücadelenin ilk şehidini, Kardeş ihanetiyle katledilen Habil’i, Karındaşını öldürecek kadar gözü dönen, Ve, kazandığını zanneden Kabil’i, “Hak ile batılın mücadelesini” unuttuk Allah’ım… Baktığı ve gördüğü her şeyde seni arayan; Sonunda gerçek Yaradanı bulan İbrahim’i, Seni zikretmek için beytini yapmasını, Sadakatinden oğlunu kurban etmesini, Teslimiyette zirve yapan İsmail’i, “Verilen sözden cayılmamasını” unuttuk Allah’ım… Zikrimizde isminin yanıma koyduğun; Nurundan yarattığın Muhammed’i, Yalnız çıktığı zahmetli yolunu, Yine yalnız kaldığı mücadelesini, Yoklukta üç gün bile aç kaldığını, “Nimetlerinin şükrünü” unuttuk Allah’ım… Hasılı; Vakt-i Ahirde huzuruna çıkacağımız günü, İkramların hesabını vereceğimiz anı, Kazananların bir kez daha ödülleneceğini, Zararın-ziyanın karşılık bulacağını, Unuttuk Allah’ım… Fakat; Bir şeyi unutmadık ve biliyoruz… Sen affedicisin ve affetmeyi seversin… Daima açık tuttuğun af kapına geldik, Bizden affını esirgeme Allah’ım… |