BİLENLER BİLMEYENLERE ANLATSINO defter-i kebir ihlasla kayıt açtığım Zemheride üşüyen sözcüklerimden çaldığım Aşkı zafer sandım. Mülayim idim önce Ne münzevi ne de saklı metruk bir hecede Kelamsızdım da önceki dünyamda Aşkı boca ettiğim şafak Katlarında sevdanın açtığım kucak bulutlara Konmanın vardiyası Edimler ve fiiller… Bense emir eri aşkın Eremediğim mutlu nihayet Lakin eriyendi sevdam Pamuk şeker tadında aşkı yazarken… İçimde saklı o lahza Feragat ettiğim ne çok mevsim ve dünyevi zekâtlar Gönülsüz esen değildim bilakis Gönlümde saklı devasa çizik ve yaralar Gönül koyduğum aralıksız Azat edemediğim içimdeki çocuk nasıl ki melun mahzun Varsa yoksa zindanın kilitli kapısı Bazen açığa çıkan Bazen atıl Bazen geçirdiğim atak Hazanın derdest bünyesi İçime yağan sağanak Göldüm öncemde Güldüm mü sahi bir kere olsun ömrümde? İsmimle müsemma İdamım yakın İtirazımı sakladığım her yarın Yarım kalan ruhum ve mealim Yandıkça yazdığım Yazdıkça yâd ettiğim Dünüm şüheda bir kıvanç Günüm sıradan Gül yüzüm solan uğradığım ihtilaf Bazen isyan Bazen idraki mümkün olmayan Saydığım ne çok şafak Afaki değilse bile hüzün İzafi bir duraktı beklediğim O kekremsi son ve kifayetsiz benliğim Beden dilim kâh coşkulu kâh gizin izinde Sökün eden nice bilmece Sözcüklerin kırık tekerinde Salkım saçan saydan yürek Seferisi olduğum kadar hayatın kaçtığım köşe bucak Küskünüm günüme Kastığım değil severken Kasti sevdim ben ezelden İnzivada geçen ömür ne ki? İnfilak eden yürek iklimi Devasadır bu acının sonsuz sevdanın hikmeti Bilenler bilmeyenlere anlatsın… |
kutlarım şiirin ecesi...